Dikkatli bakınca M'nin içindeki bir görünüp bir kaybolan o kız çocuğunu açıkça görebilmiştim. Benimle çıktığı sırada, benim yüreğime hem büyümüş hem de bir kız çocuğu haliyle girmişti. O kendi ne zaman isterse hep böyle gidip geldi ve ben de onu bu haliyle seviyordum. Sımsıkı sımsıkı sarılıyordum ona, neredeyse canını yakacak kadar aşırı bir güçle. Ama elimde değildi, yapmadan duramıyordum; bir yere gitmesin istiyordum.
Yine de onu bir kez daha kaybedeceğim zaman gelmişti. Nasıl gelmesindi? Dünyanın tüm denizcilerinin gözü ondaydı. Onu tek başıma korumam mümkün değildi. Herkesin bir anlığına da olsa gözlerini başka tarafa çevirdiği olur. Uyumak zorundasınızdır, tuvalete gitmek zorundasınızdır; küveti yıkamanız gerekir. Soğan doğrar, fasulye ayıklarsınız. Araba lastiğinin havasını kontrol etmek gerekir. Bunun gibi durumlarda onunla ayrı düşüyorduk. Daha doğrusu o beni bırakıp gitmişti. Bu işe denizcilerin gölgesi düşmüştü kuşkusuz.