Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif Güler

Elif Güler
@_Elif1_
Öğrenci
Hukuk
2003
4 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
İslam ve insan
İnsan, neden ve niçin olduğunu, nasıl ve ne olacağını; her canlının başına musallat bu tek sualin biricik cevabını yalnız İslâm'da buldu. İnsan, İslâm'da derinliğine ve yüksekliğine doğru ruhunun, genişliğine ve uzunluğuna doğru da aklının, biri gök ve öbürü yeryüzünü donatıcı iki büyük hükümranlık işine memurdur. İnsan bu memuriyetlerden birinde mâna ve öbüründe madde âleminin anahtarını elinde taşıyacak ve bu iki âlemi en büyük saltanatla zapt ve teshir ettikten sonra ''solmaz''a, ''eskimez''e, ''bitmez''e ulaşacaktır. İnsan olduğu için İslâm oldu; ve İslâm olduğu için insan vardır. Bekâ yalnız Allah'ın sıfatı ve hakikati olduğuna göre, ayağına fânilik zemini çekilip başına sonsuzluk tâcı oturtulan insan, İslâm'da her iki tarafın hakkını gerçekleştirmeye memurdur. Ebedîlik dîvanesi insan, İslâm'dan başka her görüş sisteminde lâğım faresinden daha aşağı, İslâm'da ise sonsuzluk şevkinin pırıldattığı nur yüzüyle, en büyük kahraman. Bütün sırrı şu ölçüde bulunuz: ''Allah, âlemi insan; insanı da kendi marifetine ulaşması için yarattı.''
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
576 syf.
·
Puan vermedi
İdeolocya Örgüsü
İdeolocya ÖrgüsüNecip Fazıl Kısakürek
9.2/10 · 2.182 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Elif Güler
@_Elif1_·Bir kitabı okumaya başladı
Bakara Suresi Sohbetleri 1
Bakara Suresi Sohbetleri 1Nouman Ali Khan
9.6/10 · 701 okunma
''Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar Unutuşun o tunç kapısını zorlar'' Dranas'ın Olvido şiirinden bu iki mısra modern insanın düştüğü dramatizmi tasvir eder. Şikâyetimiz elimizden bir şey gelmediği değildir. Elimizden neyin geldiğinin kıymetinin bilinmeyişidir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Eğer idealimiz Türk istiklâlinin noksansız gerçekleşmesi seviyesini tutturmuşsa gözümüzü serçelerden ayırmayalım. Onlara, o minicik kuşlara kafeste yaşamadıkları (yoksa yaşatılamadığı) için mi, neden, ehlileşmemiş yani vahşi diyoruz. Serçeleri bahane ederek hayatın vahşet gölgesi altında idamesini teklif etmiyorum. Teklifim insanın içine alındığı kafesin reddine dairdir.
Sayfa 111Kitabı okudu
Kelâmın Konusu
Kelâm ilminin konusunda dikkat çeken iki kayıt vardır. Bunlardan biri, onun yaratlmışalrı mebde ve meâd itibariyle bahsedişi, diğeri de İslam kanunu üzere oluşudur. Aslında fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi pzitif bilimler de varlıkların durmlarında bahsederler. Yalnız bu bilimler varlıkları incelerken , onları başlangıç ve son (mebde ve meâd) yönüyle ele almazlar. Onlar, varlıkları sadece duyu organlarının alanına giren yönleriyle ele alırlar. Kelâm ise bu noktada pozitif bilimlerden ayrılır, olayları başlangıç ve son, yaratılış ve âhiret açısından değerlendirir. Kelâm ilmi İslam kanunu üzere oluş kaydıyla da felsefeden ayrılır. Felsefe de kelâm gibi Allah'ın zatı ve sıfatları, başlangıç ve son itibariyle yaratılmışların durumlarını konu edinir. Fakat bu bahsedişte hareket noktası akıldır. Akıl ile çelişkili gördüğü konularda nakli (ayet ve hadis) kabul etmez. Kelâmın hareket noktası ise vahiydir, nakildir. Kelâm her ne kadar inanç konularının açıklanması ve ispatında akla yer verse de, vahyi hareket noktası kabul eder, İslamî prensiplere bağlı kalır. Kelâm bu yönüyle de salt akılcı davranan ve vahyi çıkış noktası kabul etmeyen felsefeden ayrılır.
Müşteri Hiçbir Zaman Velinimetim Olmadı
Şair yarasının derinliğini işaret ettiği nipette şairdir. Tedavi edilemeyecek bir yara insanları acaba niçin cezbetti? İnsanlar sızlayan yaraları sebebiyle yaralıya yakınlık duydular. Yaraların hangi türden olduğu, hangi acılara yol açtığı önemli miydi? Hayır, önemli olan insanların yaralı oluşlarıydı. Hangi çağa, iklime, kültüre iltisak etmiş olursa olsun insan ömrünün üç safhası vardır: Doğum, acı çekme ve ölüm. Acı çekme dediğimiz şey cennetlik mi, cehennemlik mi oldukları fark etmeyen insanların doğumu ile ölümü arasına girmiştir. Başka hiçbir meslek mensubu değil, sadece şairler kendilerini acı çekişin telaffuzuyla meşgul eder.
Ölenler Hayvan Olur, Âşıklar Ölmez
Mesele her sahada olduğu gibi sanatı ihata eden ortamda da günü birlik menfaatine esir olmuş kimselerle kendini ezelî ve ebedî varlığa adamış insanlar arasındaki seviye farkında düğümlenir. İşte burada edebiyatın insanı hayvandan ayıran bir uğraşı olduğu fikrine geçebilirim. Edebiyat nedir? Edebiyat Allah katında indirilmiş surelerin hakkı gözetilerek okunuşudur. Türk milleti edebiyata yer açan hayatı güttükleri dönem boyunca dünyanın en parlak milleti cesametindeydi. Türkler uykuları geldiği için değil Allah'a teslim olamanın en güvenli vaziyet arz ettiğini bildikleri için uyuyorlar ve uyandıklarında zindan hususiyeti arz eden dünyayı iman nuruyla aydınlatma çabasıyla yaşıyorlardı. (...) Dünya fanidir ve karanlıktır. Hiçbir zaman başka türlü olmadı. Dünyada aydınlığa iman vasıtasıyla kavuşabiliyoruz. Çocukluğumu kaybederken kaybettiğim hidayete ermeden önce dünyada ışığın biz insanların bilgi dağarcığıyla parladığını sanardım. Belki de modaya uyup kendimi hayvanlar dünyasının bir parçası saymamdan ötürü Yunus Emre'nin ''Ölenler hayvan olur / Âşıklar ölmez'' sözünün yerini kavrayamazdım. Ne zaman ki Kur'an-ı Kerîm'in tasdik ettiği şiirle kurduğum münasebet önüme ebediyet levhasını koydu, işte o zaman İsa'nın doğumunu 0 noktası sayanların insandan gayrı bir âleme ait olduklarını fark ettim. Dünyada cennet arayanların hüsranı bana yabancı geldi. Beni dünyanın hiçbir veçhesine ısındırmadığı ve ölülerimi hayırla yâd etmeme fırsat verdiği için Rabbime şükrediyorum.
Kişi sevdiği ile Beraberdir
Belki de önce neleri ve kimleri sevdiğimiz sorusuna cevap aramak gerekir. Zira gönlümüzde yer tutanlar hayatımızı da şekillendirir. Değil midir ki, ''Kişi sevdiğiyle beraberdir.'' Gönül kimi severse onun rengine boyanır. Seven, sevilenin hâliyle hallenir. Gayr-i ihtiyarî bir benzeyiştir bu. Sîret, sûrete dönüşür. Seven, sevilenle aynîleşir. Fıtratlar farklı olsa da benden bize geçilir ve bu aynîlik kal'den hâl'e varıncaya dek insanı dönüştürür.
Reklam
Rüya ve hayal mahsulü olamayan gerçeklik, gerek rüyadan ve gerekse hayalden daha esrarlıdır. Gerçekliğin esrarı, binlerce yıl öncesinin geçim sıkıntısından doğdu. Nedreti modern çağ tahtından indirdi. Yerine koyduğu şey ''ihtiyaç'' oldu.
Hakk'ın hukukunun çiğnendiği bir muhitte halkın hatırına itibar edilmez.
Sayfa 167Kitabı okudu
Ahlak ve Karakter
Hz. Ali insanların ibadet ediş niyetlerinin çok farklı olabildiğini belirtir ve der ki: ''Bazıları korktukları için ibadet ederler, bunlar köleler gibidir; bazıları umdukları için ibadet ederler, bunlar tüccarlar gibidir; bazıları da şükretmek için ibadet ederler, işte hür olanlar bunlardır.''
Bugün artık Firavun yoktur ama sıradan insanların firavunlaşmasına müsait bir sistemin kıskacı vardır.
Sayfa 107Kitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.