Şaşılacak derecede bana benzeyen gölge kahraman ile karşılaştığımda gördüm ki ne kadar hoşça kal dediysem o kadar geri dönmüşüm. Kaç kez geri döndüysem o kadar da hoşça kal demişim Eylemsizmişim. Sadece refakatçiymişim. Bir kez olsun pencerenin dışındaki dünyanın oluşlarına katılabilseymişim düşüncelerimi eyleme dökmeyi başarabilecekmişim. Oysa ben sadece içi boşaltılmış monolog cümleleri ile konuşup yangınların üzerinden karanfil tütsüsü geçirmişim. En büyük eylemim eylemsizliğim.
Ne mutlu dünyadan ayrılırken yanında sessiz sedasız verdiği sadakaları, huşu ile kıldığı namazları ve Allah'ın adını yüceltmek için yaptığı cihadı götürenlere.
Yolcuyuz... Bir tarafta barikatla kapalı, dikenle döşeli Cennet yolu, diğer tarafta ise etrafı eğlence merkezleriyle sarılı, ağaçları ve çiçekleriyle göze safa veren Cehennem güzergâhı... Cennet yoluna girenler yoruluyor, kan ter içinde kalıyor, uykusundan fedakarlıkta bulunuyor, malını fukara ile paylaşıyor, kendisi için olduğu gibi başkaları için de çalışıyor; okuyor, yaşıyor ve muhataplarını uyarıyor. Takati kesilince ya da Cennet yolunda olduğundan dolayı İblis'in çocukları tarafından evi bombalanıp şehri yıkılınca, Enbiya'nın yol kenarına diktiği, "Her yer enkaz olsa da, yalnız bu yolun sonu selamet!" tabelasını okuyor, "Evim yıkılsa da; Allah var, dert yok!" diyerek teselli oluyor.
Duadan başka dalımız yok bu dünyada tutunacak.
Birine dua etmek ona elinizi uzatamak gibi.
Ve hepimiz o dala, o ele ve O'na muhtacız.
Gecemiz mübarek olsun.