hava kurşun gibi ağır
bağır bağır bağır bağırıyorum....
koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
o diyor ki bana:
- sen kendi sesinle kül olursun ey! kerem gibi yana yana....
dert çok, hemdert yok
yüreklerin kulakları sağır...
hava kurşun gibi ağır...
ben diyorum ki ona:
- kül olayım kerem gibi yana yana. ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
hava toprak gibi gebe.
hava kurşun gibi ağır.
bağır bağır bağır bağırıyorum.
koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.....
Ne tuhaf bir yaratık şu insan! Ne acayip şey! Nasıl bir canavar, nasıl bir kaos, nasıl bir çelişki yumağı, nasıl bir mucize! Her şeyin hakimi, cılız solucan, gerçeğin emanetçisi, belirsizlik ve hata çukuru, evrenin ihtişamı ve utancı.
İntihar aslında bir yardım çağrısıdır. Arayı bulmak için gidersin; hayatla ölümü, insanla kaderi, dünyayla kendini barıştırmak için. İntihar edenin eti kemiği kendine fazladır.
Hüzünlü bir şiir gibiydi her şey, artık yavaş yavaş anımsıyordum.
Günler geçiyordu. Bildiğim tek gerçek buydu, şairin dediği gibi; kendimi ağır ve müşfik akan bir suyun koynuna bırakmış gidiyordum.