Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

S. B.

S. B.
@____Sevgi____
4 okur puanı
Aralık 2022 tarihinde katıldı
Ben, heves ettiğim şeylerin kursağımda birikmesinden oluşan hayal kırıklıklarımı bir yorgan gibi üzerime örtmüş olanım. Ben olsun diye çabaladığımher şeyin olmayışını yutkunarak seyredenim. Ben elimi uzattığım yeşil dalların, kuruduğuna şahit olanım. Ben, olmamış olan her şeyim.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Birisinin hüngür hüngür ağlayarak kurduğu cümlelerin, hiç kimsenin gönlüne değmemesi kadar canım yandı o gece. Sonra, gırtlağımda yüklemi olmayan bir cümle ile eve döndüm. Aptal olduğunu öğrenince, eve döner insan hep.
İnceldiği yerden kopmasına izin vermediğin her şeyin, en sağlam yerinden hiç beklemediğin anda canını göğüs kafesinden çıkartırcasına koptuğunu göreceksin sonra. En soğuk gecelerde çırılçıplak kalacaksın bir yalnızlık sokağında. Ama korkma, geçecek. Her yara kabuk bağlar, bilirsin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tevrat'ın Exodus kısmında, Tanrı ile Musa peygamber arasında bir diyalog geçer. Musa Tanrı'ya; "Beni gönderenin adını sorarlarsa ne diyeyim? " der. Tanrı cevap verir; "Ego sum qui sum." Ben, ben olanım. Bakın sadelik, tanrısal bir olgudur. Ben, ben olanım. Tüm sıfatlardan uzak.
Müzik çalın, evi çiçeklerle donatın, kuşların ötmesini sağlayın, denizi seyredin. Mutluluğun iyi edemediğini iyileştirecek ilaç yoktur...
Reklam
İşte ben, içi dışı bir insanı, tabiat ananın şefkatle, özene bezene yarattığı, gerçek, normal insan olarak görürüm. Böyle bir adamı delicesine kıskanırım. Ahmak olmasına ahmaktır ; bunun aksini iddia edecek değilim, fakat normal adamın ahmak olması gerekmediği ne malum?
Ne kadar koşarsam koşayım, başkalarının emekleyerek vardığı yerlere dahi yetişemiyorum.
Bir hastane koridorunun soğukluğunu iliklerine kadar hissetmemiş herkes hüznün baki olduğuna inanır ama değildir. Özlediği insanı rüyasında görmekten başka çaresi olmayanlar bilir, hayat çok da ciddiye alınacak bir yer değildir ve bazı uyanışlar özlem doludur, hıçkırarak ağlatır. Her erteleyiş, hayat boyu devam edecek bir vicdan yükü olabilir. Gecikmiş bir af dileme, söylemek için geç kalınan bir sevgi sözcüğü, o arasın ben haklıyımlar... Bir gün ciğere saplanıp, ölene kadar orda varolacak bir hançere dönüşebilir. Vakit varken, tam da şu an. ÖLÜM GELMEDEN!
Evlilik bekleyebilir, eğitim beklemez. Çünkü bir toplumun kadınları eğitimsiz olduğu sürece başarıya ulaşma şansı yoktur, Leyla. Hiç yoktur.
Sayfa 133Kitabı okudu
Mevsimin ilk karında bu kadar büyüleyici olan nedir acaba, diye merak etti; neden böylesine etkiler insanı? Henüz kirlenmemiş, el değmemiş bir şey görme şansı mı? Yeni bir mevsimin, güzel bir başlangıcın çabucak uçup gidecek olan zarafetini, ayaklar altında ezilmeden, kirletilmeden önce yakalama telaşı mı?
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım. Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür, o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu'nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Kimi kadınlardaki bu güce her zaman şaşırmışımdır zaten, bu özgüveni, bu inadı, bu kararlılığı nereden alıyorlar? Güçlerinin kaynağı ne, niye erkekler duygusal bakımdan daha zayıf ve perişan diye sorup durmuşumdur yıllardır. Erkeklerin beden gücüne karşı, bir ruh üstünlüğü dengesi mi bu acaba?
Sayfa 148Kitabı okudu
Bizim türümüzün bu dünyada yaşamaya, hem birbirini hem dünyayı yok etmeye hakkı yok, hepimizin içinde korkunç bir canavar yaşadığı yadsınamaz bir gerçek diye düşündüm. Eğer Zilan, Nergis, Meleknaz ve binlercesi homosapiens değil de hayvan olsaydı bu acıların hiçbirini çekmezlerdi. Kendimizi hayvanlardan ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bir aldatmaca, insanlık diye yücelttiğimiz şey aslında ne aşağılayıcı bir kavram
Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir. Diğer dinlerin tanrıları da öyle değil mi? Hem ödüllendirici, hem cezalandırıcı bir tanrı o da. Büyük dinlerin tanrısı gibi. "Bana inanmayanların boğazından aşağı erimiş kurşun dökerim" diyen bir tanrı sadece iyi olabilir mi sence evladım? Kullarını en ağır işkencelerle korkutan bir tanrıya iyi diyebilir misin? Bak sana bir kıssa vereyim : Sizin İslam dininizin bir kadın evliyası, bir eline bir kova su, ötekine de bir kova ateş almış, yola çıkmış. Nereye gittiğini soranlara da, bu kovayla cehennem ateşini söndüreceğim, bu ateşle de cenneti tutuşturacağım demiş. Çünkü insanların sadece cennet vaadi ve cehennem korkusu yüzünden riyakârlık yapmasını istemiyormuş. Biz Ezidiler iyiliğin ve kötülüğün ötesinde bir yer olduğuna inanırız. Şeyh bunları söyler söylemez, içine sürüklendiğim mistik ortamda birden Mevlana geldi aklıma, hatırladığım kadarıyla şöyle diyordu : "Bir yer var, iyiliğin ve kötülüğün ötesinde. Seninle orada buluşacağız."