Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hacer

İnsan bazen kendisi olmaktan yorulup ümitsizliğe düşebilir. Ama bu sürecin sonunda kendisini zenginleştirebilecek bir tecrübe edinir, hayata dair bir bilgi devşirir buradan.
Reklam
İnsanın sessizce yaşayacağı bir histir keder, içe doğru derinleşme sağlayan, insanı manevî yönden olgunlaştıran, dünyanın kırılganlığını ve geçiciliğini duyuran bir his.
Ey, bütün mucizeleri içinde en hayran olduğum mucizesi diye, ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş olmasını gösterebileceğim mahzun Peygamber!.. Ey, Allahın, Kur’ânda hâs ismiyle ve nida edâtiyle bir kerecik bile hitap etmediği haya ve edep kaynağı!.. Ey, Allah kelâmına mecra bir çift kudsî dudağın sahibi!.. Dedim ki, ben bir sanatkârım… Ve ne tarih yazmak, ne arz tabakalarını mikroskopda incelemek, ne de dört taş duvar arasında istif edilmiş ve son yaldızcısı toz – toprak olmuş kitaplara bekçilik etmek, benim vazifem… Böyleyken, hayatını yazmayı murad edindim. Hayatını… O hayat ki, bizzat hayat mefhumu, başta “O yaşayacaktır” diye yaşamış, sonra da “O yaşadı” diye yaşamakta devam etmiştir. Ve etmekte… Senin hayatını yazmak…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben bir şairim… San’ata, yalnız Allahı aramak, onun mahrem ülkesi meçhuller âleminin karanlıkları içinde rüyalardan daha zengin fener alayları tertiplemek ve eşyanın takındığı duvakları birer birer kaldırmak gayesini biçtiğim gün, sanki boynumda “mutlak hakikat”ten bir kement sezer gibi oldum. Bu kement beni çekti ve senin önünde durdurdu: – Kapı burasıdır; başka her kapı kapalı! Vaktâ ki, böyle oldu, sen benim her şeyim oldun.
Gözyaşı mı daha merhametli, ilaç mı?  İslâm'da merhamet o kadar üstündür ki, yüksele yüksele ismini ve tabiatını değiştirmiş, vazife olmuştur.... Ebu Bekir Hazretleri bir gün Allah'a şöyle yalvardı; ve gökleri çatlatan bu yalvarış, Ebu Bekir kolundan gelen bütün velîlere sirayet etti, onların da ağzından döküldü:   «— Yarab; sen kâmil kudretsin; ne olsa yaparsın... Kıyamet gününde benim vücudumu o kadar büyüt ki, cehennemini baştan başa ben doldurayım; başka hiç bir kuluna orada yer kalmasın.» Söyleyin, sun'î merhamet rejisörleri; bundan daha çarpıcı bir merhamet sahnesi hayal edebilir misiniz?
Reklam
Evvelâ her şey mucize... Her şey Allah’ın mucizesi... Yekûn halinde varlık ve tek tek her şey mucize...  Göz mucize, kulak mucize, akıl mucize, ruh mucize...  İki parmak ucu arasında bir çiçeğin ipek nescini lif lif tadan duygu nedir? Ne sayalım! İnsanın içine ve dışına doğru her şey mucize... Hacim mucize, şekil mucize, renk mucize... Sonradan bütün bunlar basit ve tabiî sayılıp da meccânî bedahât hissi içine girildi mi, artık bunlardan ötesinde olmaz sanılan şeyler ayrıca mucize... 《İnsan ne aptaldır! Mucize içindeyken mucize bekler.》
Allah… En büyük san’atkâr!.. O, dış görünüş çerçevelerinde, tekrarlanıyormuş gibi duran namütenahi hâdiseyi, zaman dediğimiz esrarlı havan’ın içinde toplar, her ân birbiriyle nisbetini bozup, birbiriyle nisbetini ihya eder, her ân yokluğa batırıp varlığa daldırır, sonsuz benzerlik ifâdeleri içinde ne mutlak ayniyete ne de mutlak zıddiyete yer verir, böylece asıl olarak hiçbir ânı tekrar etmez ve her ân gerilere doğru eskilikte ezelî ve ilerilere doğru yenilikte ebedî şahsiyetini ilân eder. Allah, insanoğlunun âşık olduğu yenilik sırrını anlatıyor; anlatıyor amma, kime? Anlayana, yâni anlatmak istediğine!..
"Zaman , insan varlığının kalbidir."
"Hayat siz planlar yaparken başınıza gelen şeydir."
"Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. " Zamanla olgunlaşırız. 
Reklam
"Hayatla bağ kur ,onunla dönüş, genişle ve onu genişlet. Ruhunun nefes almasına izin ver . Sevdiklerinin seni görmesine izin ver. Her şey bir mucize, sen bakmayı bilirsen. Mucizeyi kaçırma. Dur ve seyret. Bu hayattan bir defa geçeceksin.
"Ümitsizliğin gölgesinde yaşıyoruz, ruhu döven keder dalgalarıyla yaşamayı kabullenmemiz gerek. Keder bize her şeyin sahibi olmadığımızı, zamana hükmedemediğimizi, hayatı keyfimizce yönetemediğimizi gösterir. İnsan aciz, varlık kırılgan. Bu dünyada yalpalayan varlığımız ancak ümidin ve anlamın kılavuzluğunda sükûn bulabilir. Anlatacak bir hikâyemiz, yularımızı bağlayacağımız bir aidiyet, bize yön ve ufuk tayin eden bir anlam olduğunda ışıklanır hayat. Keder, bizi önünde gidilecek uzun yolların bulunduğu bir çocuk kılar. "  
Sayfa 137Kitabı okudu
"Bir okulsa hayat, müfredatın en önemli dersidir ölüm. Onunla hayatı takdir etmeyi öğreniriz, onunla hayatı bize bağışlayana şükretmeyi öğreniriz. Buradaki gerçekliğimiz kalıcı değil ve biz hiçbir şeye mutlak manada sahip değiliz."
Sayfa 131Kitabı okudu
Hayat hakkında bir düş kuruyoruz, sevdiklerimizle sonsuza dek birlikte olacağımızı, bela ve musibetlerin bize erişmeyeceğini hayal ediyoruz. Oysa hayat yordanamıyor. Ani sıçrama ve kırılmalarla seyri birden değişebiliyor. Hayat ırmağımız, bazen karmaşalar, beklenmedik olaylar, tesadüflerle yatak değiştiriyor ve bizi hiç ummadığımız bir menzile ulaştırıyor. Ona diyorum ki derdini sev, kaderini sev, sana kuyuların karanlığından sonra aydınlığı göstereni sev.       
Sayfa 122Kitabı okudu
Geri139
599 öğeden 586 ile 599 arasındakiler gösteriliyor.