Sabrın ne olduğu hakkında fikir sahibi olmak isteyen biri, bir çocuğun yürümeyi öğrenmesini seyretmelidir. Çocuk yürüyünceye kadar tekrar tekrar düşer ama yine de denemeye devam eder ve daha iyiyi yapmaya çalışır. Yetişkin bir insan çocuk gibi sabırlı olsaydı ve elde etmeye çalıştığı amaca bir çocuğun yoğunlaştığı kadar yoğunlaşabilseydi, neler elde edemezdi ki!
Başkalarıyla olan ilişkide yoğunlaşma demek, dinlemeyi bilmek demektir. Çoğu insan diğerlerini gerçekten dinlemeden dinler görünür, hatta öğüt bile verir.
.. kişi, bedenleri canlı olduğu halde ruhları ölü olan, düşünce ve konuşmaları sıkıcı olan, konuşacağı yerde gevezelik eden, düşüneceği yerde kalıplaşmış fikirlerden söz eden zombilerin arkadaşlığından da kaçınmalıdır.
Bir insana salt kendi kendime yetemediğim için bağlıysam o kişi ancak bir can simidi olabilir. Aralarındaki bağın sevgiyle hiçbir ilgisi yoktur. Mantığa aykırı görünse de yalnız kalabilme becerisi, sevme becerisinin koşuludur.
Sevginin varlığının tek bir kanıtı vardır: Bağlılığın derinliği, seven kişilerin her birinin ilgisindeki canlılık ve güçlülük; işte sevginin sunduğu meyve bunlardır.
Sık sık rastlanan "büyük aşk" diye anlatılan (ve çoğunlukla film ve romanlara konu olan) bir yalancı sevgi biçimi de putlaştırıcı sevgidir. Eğer kişi kendi güçlerinin üretici bir biçimde dışarı taşmasıyla bir özdeşlik, bir Ben'lik duyacak düzeye gelmemişse, sevdiği kişiyi "putlaştırmak" ister. Kendi güçlerine yabancılaşmıştır, onları sevdiği kişide arar, ona tapar, onu tüm mutluluğun, ışığın, sevginin kaynağı olarak görür. Bu süreçte kendini tüm güçlerinden yoksun bırakır, sevdiği kişide kendisini bulacağı yerde onda kendini yitirir. Hiçbir put kendisine tapan kişiye kendinden beklenenleri veremeyeceği için geçen zamanla birlikte düş kırıklıkları başlar ve çare olarak yeni bir put aranmaya başlanır.
... içe kapanmak, sonuçları aşırı huzursuzluğa, dünyada güven içinde olmama duygusunun gelişmesine, aşırı heyecanlar yaşamanın tek yolu olan mazoşist eğilimlere yol açar.
Gerçek sevgi üreticiliğin sergilenmesi; ilginin, saygının, sorumluluğun ve bilginin ifadesidir. Sevgi bir başkası tarafından etkilenme anlamında bir "etki" değildir. Kökleri insanın sevebilme yetisine uzanan, sevilen insanın gelişip mutlu olması için harcanan çabadır.
Sadece başkaları değil, biz kendimiz de duygu ve davranışlarımızın nesnesiyizdir. Başkalarına karşı takındığımız tavırla kendimize karşı olan tutumumuz çelişmez. Aksine temelden bağlaşıktır. Tartıştığımız konuya ilişkin olarak bunun anlamı şudur: Başkalarına karşı duyduğumuz sevgi kendimize olan sevginin almaşığı değildir. Tam tersine, kendine karşı sevgi, başkalarını sevebilme yetisine sahip olanlarda görülmektedir.