Zamanın peşinde bir tohum gibi uçan kokular, dokundukları şeylere sinerek ürer ve hayatın bileğine anlam mühürlerler. Bu yüzden anlamsızlığın bir kokusu yoktur.
Biri hızlandıkça diğeri durma noktasına gelen kuma gömülü bir tahterevalli gibi,aksi iki uç ve ağır gelen daima rüzgâr,ayakları kuma sürtense zaman olurdu.