Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yasemin

Yasemin
@_nakata_
Ziraat Mühendisi
Eskişehir
Mersin, 9 Haziran
19 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"Taştan fışkıran bir pınar ol, suyu tutan bir kuyu olma."
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
Anlaşılamamaktan gurur duyuyordu, çünkü tüm dahiler bu bedeli ödemişlerdi.
Babası ona, "başını beladan kurtarmanın en iyi yolu sorumluluğu paylaşmaktır" düsturunu öğretmişti. Babası da doktordu, elinde ölen bir sürü hasta olmuştu, ama başı hiçbir zaman yetkililerle derde girmemişti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede olup biten herşeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan, dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun.
Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez. İşte bu yüzden, bu şehirde ben her gün kendimi defalarca öldürürüm. Bomba olur patlarım; kulesinden, köprüsünden aşağı atlarım. Elimde bir bıçak her yerime saplarım. Tavandaki bütün ipler kendimi asmam için sallanır. Arabalar önlerine atlamam için yol alır. Denizinde, lağımında, çöpünde kimliksiz cesedim. Kimsesizler mezarlığında daracık çukurlara sığar dev cesaretim.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Şehri avucumun içine alsam, elimde bir bez, her yanını ovalayıp parlatsam... şehir tehditten arınır mı?.. binbir çeşit kadınlık hali yepyeni bir kadere kavuşur mu?
Sayfa 171Kitabı okudu
Bazen ben bu şehirde on altı yaşında hamile bir kadın olurum. Evdeki çekyata uzanır ya da masanın başına geçer ağlarım. Kocam ya eve dönmezse! Kocam bu gece beni ya yine döverse! Karnımdaki çocuk ölecek mi? Karnımdaki çocuk ölürken beni de öldürecek mi? Babama gitsem. Kurtar beni desem. Kapılar açılır mı? Silahlar çekilir, taşlarla kafama vurulur mu?
Sayfa 171Kitabı okudu
Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış.
Sayfa 117Kitabı okudu
Omzumda hiç kapanmayan bir yara Topuğumda hiç kaynamayan bir kırık Saçlarımın ucu yanık yanık. Binlerce yıldır kandırıldık. Ben artık doğurmayacağım.
Ah baba, ah baba ağzından çıkan o incecik , incecik alevle annemin kaşlarınıkirpiklerinisaçlarınıyanaklarındakiayvatüylerini yakıp kavururken hiç mi üzülmedin.
Reklam
Geceleri ben ağır, çok ağır bir taşın altında uyurum. Gündüzleri hafif, çok hafif bir yaprağın ucunda yaşarım. Gece beni taş ezer. Gündüz rüzgar devirir. Kanadıkça kanarım. Hayallerimi o yüzden kanla yazarım.
Ay doktorcuğum çocuğum, içimde o şarkılarla birlikte okuttuğum mevlütler de olacak, rica etsem onları alıp ayrı bir yere koyar mısın ben öldükten sonra. Yatağın altına mesela, ya da tavan arasına, çöpe bile atabilirsin, yanıyorlarsa yak, uçuyorlarsa uçur, yüzüp yüzmediklerine bakmadan at denize. Gitsinler. Nereye giderlerse gitsinler. Ama benden sana tavsiye, onları muhafaza etme içinde. Fena oluyor insan. Ölümü hatırlatıyor devamlı yaşayana.
Sahi insan ölünce içindeki şarkılara ne oluyor, sen bilirsin. Ölüden avucuna hiç şarkı döküldü mü daha önce? Benim döküldü. Küçük oğlum öldüğünde, avuç avuç ninni döküldü avucuma.
Defalarca ölmüştüm, her seferinde yeniden dirilmiştim. O yüzden biraz çürük kokar nefesim.
"Öykü dediğin ceviz gibidir," dedi Vashet. "Bir budala onu bütün bütün yutup boğulur. Başka bir budala değersiz olduğunu sanıp atar." Gülümsedi. "Ama bilge bir kadın kabuğu kırmanın ve içindeki meyveyi yemenin bir yolunu bulur."
Sayfa 875Kitabı okudu
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.