Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe

Ayşe
@_neferrtiti
144 syf.
·
Puan vermedi
·
42 günde okudu
İyileşmek Üzerine
İyileşmek ÜzerineAdam Phillips
8/10 · 19 okunma
Reklam
Freud ilerlemenin talep edildiği yerde gerilemeyi ve geçmişin cazibesini buldu, öngörülebilirliğin istendiği yerde arzunun ve özyıkımın kargaşasını buldu. İnsan doğasının ya da tarihinin kanunlarının arandığı yerde sadece en iyi çalışmalarından birinin başlığıyla " Dürtüler ve Uğradıkları Değişiklikleri" buldu .
Sayfa 19 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Felsefeye göre, kesin olarak « Ölü» madde diye bir şey yoktur, ne de bilinçlilik özelliği taşımayan canlı bir madde vardır; biraz daha ileri gidersek, bir ölçüye de­ğin tanrısal olmayan hiçbir bilinç yoktur. Ölü madde en az gerçek olandır. Canlı madde biraz daha çok, insan bilinci daha da çok gerçeklik taşır, ama tek bütün gerçek Tanrı'dır.
Sayfa 139Kitabı okudu
Güç hiçbir şey değildir. Bir insan yeni doğduğunda zayıf ve esnektir. Öldüğü zamanda kaskatı ve duygusuzdur. Sertlik ve güç ölümün arkadaşlarıdır. Esneklik ve zayıflık , varoluşun tazeliğinin ifadelerdir. Her kim sert ve katı ise ölümün mürididir.Gücü artan ve kartlaşan şey asla kazanamaz...
Reklam
Uyuşturucu (anaesthetics) bulunduğu zaman, tanrı­ bilim bir kez daha insan acılarının azalmasına engel olmaya yeltendi. Uyuşturucunun doğumlarda kullanılmasını salık veren Simpson' a papazlar hemen Tanrı'nın Havva'ya: «Çocuklarını acı çekerek doğuracaksın» (Oluş, 111. 1 6) demiş olduğunu hatırlattılar.Simpson , Tanrı' nın, kaburgasını çıkarmadan önce Adem' i derin bir uykuya soktuğunu söyleyerek uyuşturucunun erkeklere verilmesinde hiçbir engel bulunmadı­ğını tanıtlamayı başardı. Herhangi bir dinsel yada töresel ilkeyi ileri sürerek kadınların göz göre göre sabırla acı çekmelerini istemelerinin bu hazdan ileri geldiğini, düşünmemek elde değildir. Tanrıbilimin kötü yanı, yıkıcı eğilimler yaratmak değil, böyle davranışlara yüksek bir töre süsü vermek, bilgisiz , barbar çağlardan kalma alışkanlıklara açıkça kutsal bir özellik tanı­mak olmuştur.
Say yayınlarıKitabı okudu
COPERNICUS DEVRİMİ
Copernicus'cu gökbilimde bizim kendimize verdiğimizden daha az bir önem taşıdığımızı tanıtlayacak hiç bir yön yoktur, ama gezegenimizin merkez niteliğini yitirmesi, ister istemez bu gezegende yaşayanların da önemlerinin azaldığını düşündürüyordu. Evrenin, ne denli geniş olduğunu gözönüne serince, böyle kıyıda kalmış, sınırlı bir küreciğin, gelenekçi tanrıbilime göre evrensel bir anlam taşıyan insana yurtluk edebilecek ölçüde bir önemi olduğuna inanmak , gitgide daha güçleşti. Bu ölçülerle düşününce, evrenin amacının belki de biz olmadığımız şüphesi uyandı; son demlerini süren kendini beğenmişliğimiz, evrenin amacı biz değilsek, hiç bir amacı yoktur belki de, diye fısıldadı.
Sayfa 22 - Say yayınlarıKitabı okudu
Bilimler, düşündüğümüzün tam tersi bir düzen içinde geliştiler. Bize en uzak olan şeylerin yasaları en önce bulundu, sonra yavaş yavaş daha yakınlara sıra geldi: İlkin gökler, arkadan yer, sonra hayvanlarla bitkilerin yaşamı, sonra insan gövdesi en sonra da (yine de en yarım yamalak) insan zihni. Doğrudan doğruya bildiğim her şey benim "zihin"imin bir bölüğüdür, ama başka şeylerin varlığına ulaşmamı sağlayan çıkarsamalar hiçbir zaman kesin değildir. Dolayısıyla, benim zihnimden başka hiçbir şey var değildir belki. Böyle olunca, ben öldüğüm zaman evren de sona ermiş olacaktır.
Ayşe
@_neferrtiti·2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
11/90 kitap - %12 tamamlandı
11 kitap okudu
90 kitap
2.969 sayfa
0 inceleme
8 alıntı
3 günde 1 kitap okumalı.
Özne, kaygı yaşamamak için Öteki'ndeki bölünmüşlüğe karşı bir fantazi geliştirir, ki fantazi eksiği perdeler. Fantazisinin berisinde duran özne kaygıdaki özne gibi şunu duymaz: Öteki'nin arzusu benim varlığımı tanımıyor! Freud devam eder: Bir nesnenin kaybına verilen yas ve melankoli gibi iki farklı tepkiden kaygının farkı nedir? Ve şöyle bir ayrım yapar; yas, artık var olmayan nesneden, gerçeklik sınamasının altında ayrılma sürecidir. Melankolideki özneyse, yitirilen nesne ile kurduğu narsistik özdeşleşmede ısrar eder. Yasta bir kabul söz konusudur, fakat melankonkilide ve kaygıda bu yoktur. Kaygı ise daha ziyade bu nesne kaybının doğuracağı tehlikeyle alakalıdır. Yitirilen nesnenin kendisine neye mal olacağını bilmez özne. Melankolik özne ise yapışır nesneye; kaygıya karşı bir önlem olarak sarılır ona.
Reklam
Kaygı korkudan beterdir!
Kaygı, bir tehlike durumuyla ilişkilenmiş bir çaresizlik beklentisidir; ama özne bilinen gerçek tehlikeye bilinmeyen içgüdüsel bir tehlike iliştirir. Gerçek tehlikede özneyi tehdit eden dışsal bir nesneyken, nevrotik tehlikede içgüdüsel bir taleptir. Ne var ki Freud'un da işaret ettiği gibi, içgüdüsel talep gerçek bir şey olduğu ölçüde, öznenin nevrotik kaygısının da gerçekçi bir temeli olduğu söylenebilir.” -Renata Salecl, Kaygı Üzerine, Metis Yayınları, syf: 117
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.