"Şunu söylemek istiyorum. Ben... Ben seni seviyorum Ahmet. Kendimi bildim bileli seviyorum. Adımı söylemeye başladığımdan beri, gerçi kendi adımdan önce seninkini söylediğimi düşünecek olursak, adını söylemeye başladığımdan beri seviyorum demeliyim. Yıllarca seni karşılık beklemeden sevdiğimi kendimi inandırdım. Ama bekliyorum. Bekledim. Yıllarca sen o evden her çıktığında, her bana baktığında bekledim. Beni sevmeni istedim. Sen sevmedin, ben de sana söylemeye korktum. Ama artık korkmuyorum. Seni seviyorum! Öyle çok sevdim ki seni, yıllarca kendime bile söyleyemeden içimi seninle doldurdum. Şimdi içim o kadar seninle dolu ki artık nefes almaya bile yer yok. Bu yüzden söylüyorum, ben... Seni seviyorum..."
'İnsan sadece yaptıklarından pişman olmalı, yapamadıklarından değil.'Ben kurduğum hayallere kavuşmak için attığım hiçbir adımdan pişmanlık duymuyorum. Duymayacağım da. Sonunda üzülecek bile olsam bu böyle olacak. Çünkü yapamadığın, cesaret edemediğin her hayalin ömür boyu peşinden gelir. Ve her tökezlediğinde, her mutsuz olduğunda, o hayal senin 'acaba'n olur. O acabalar zamanla 'keşke'lere dönüşür. İşte bu yüzden ben yapamadıklarımdan pişmanlık duymaktansa, yaptıklarımdan pişman olmayı tercih ediyorum."
"İnsan bir ömür boyunca acabalarını, keşkelerini peşinden sürüklerse mutlu olamaz Sahra. Yapamadıkların, cesaret edemediklerin, 'söyleyemediklerin' geçmişinde kaldığı sürece, geleceğin olamaz."
Canın yandığında koştuğun adam da yakınca canını, nerede gideceğini bilemiyormuş insan...
Küçük Prens doğruyu söylüyordu: "İnsan yalnızken, hele de hüzünlüyse günbatımlarını daha çok seviyordu."