Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

mistik okur

Sabitlenmiş gönderi
32. Onlar, meleklerin, "Selâm size; yaptıklarınıza karşılık girin cennete!" diyerek mutluluk içinde ruhlarını teslim alacağı kimselerdir.
Sayfa 391 - Nahl SûresiKitabı okuyor
Reklam
Kul; mahlûkat, heva, nefs, irâde ve dünyevî ve uhrevî emellerden fani olduğu zaman, sadece Allah Azze ve Celle'yi murad eder. Kalbinden her şeyi çıkarır ve Hakk'a vâsıl olur.
Ve tabî ki; ne dünyada ne de âhirette, yapılan amellerin karşılığı beklenmez. (Kul) İşte o zaman Allah Azze ve Celle'yi bulur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kim âhireti istiyorsa, ona dünyada zühd gereklidir. Ve kim Allah'ı murâd ediyorsa, ona da âhirette zühd gereklidir.
Açgözlülük
Onlar, sahip olamadıkları; onlara verilmeyen kısmetlere karşı fakirlik hissederler. Aşağılanmış ve küçültülmüş hissiyle kendi paylarına düşeni beğenmezken; başkalarının kalplerinde ve gözlerinde fark ettikleri o nasîbi nasıl da güzel ve muazzam bulurlar. Sonra bu şeyi istemeye başlar, onu elde etmek için; hırsla çalışır, tâkatlerini harcar, ömürlerini tüketir, vücutlarını yorarlar... Bu uğurda alın teri döker ve kendilerini perişan ederler. Hırslarından dolayı, günah veya sevap kaygıları yok olur; böylece günahlar amel defterlerinin sayfalarını sür'atle karartır. Rabbleri'nin emirlerine uymadıkları için umdukları o kısmete de erdirilmezler. Ve iflas etmiş bir hâlde dünyadan ayrılırlar...
Reklam
"Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitâb'ı indiren Allah'tır. Ve O bütün kullarını görüp gözetir." (A'râf; 196)
Celle ve Ala'nın dışında bir şey; ya da O'ndan başka zarar veya fayda verecek; bağışlayacak ya da men edecek, bir varlık görmezsin. Belâ ve eziyet anında insanları ve sebepleri Azze ve Celle'nin sana vurduğu kırbaç gibi gör! Nîmet ve bağış ânında ise; O'nun eliyle sana yedirdiğini düşün!
Yaşlı bir adam bana uykumda sordu: 'Hangi şey kulu Allah Azze ve Celle'ye yakınlaştırır?' Dedim ki: 'Bunun başı ve sonu vardır. Başlangıcı; vera', sonu; rızâ, teslîmiyet ve tevekküldür.'
Alametler
Cezâya mukabil olarak belâ ile imtihan olunmanın alâmeti; belâ anında sabretmemek, umutsuz olmak ve insanlara şikâyet etmektir. Günahlara ve hatalara kefaret olmak ve onları izâle etmek için ibtilânın alameti; sabr-ı cemîlle şikâyet etmemek, dostlara ve komşulara umutsuzluğunu izhâr etmemek, emirleri edâdan ve itâatten usanmamaktır. Rıza ve muvâfakatin arttırılması için belâ ile imtihan olunmanın alâmeti ise; yerin ve göklerin Rabbi'nin fiiline karşı nefsin güven ve sükûn içinde olması ve saatler ve günler geçmesine rağmen onun ortadan kaldırılmasına kadar o belada fânî olmaktır.
Reklam
Nebî -sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurdu: "Sabreden fakirler kıyamet günü Rahman'ın meclisindedirler",
Belâ ile imtihan
Belâ ile imtihan olanlara gelince; bazen işlenen günah ve cürümlerin bir karşılığı ve sonucu olarak belâya dûçar olurlar. Bazen günahlarına bir kefaret olmak, onları izâle etmek için müptelâ kılınırlar. Bazen de derecelerinin yükseltilmesi, âlî menzilelere ulaştırılarak; ehl-i hâl ve'l-makamın yüce ilmine tâbi olmalarını temîn için veya mahlûkatın ve insanların Rabbi'nden bir koruma ile ehl-i hâl ve'l-makamı da geçen kimseye tâbi kılınmaları için belâlarla imtihan edilirler.
21,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.