"İnkar edenler, göklerle yer bitişikken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar inanmayacaklar mı?" (21-Enbiya Suresi 30)
“Ol” diye emredildi
Atomlardan galaksiler,
Basitlikten ihtişam,
Yıldız tozundan dünya,
“Ol” diye emredildi
Gaz bulutlarından
Basitlikten ihtişam,
Yıldız tozundan
"Bir yaprak dökümü seneler
İnsan akletmiyor
Hüzün dolu yıllar zihni terketmiyor
Şu hayat dehlizinde
Dert çeker dururmuş can
Oysaki gözünün önündeki
Mutluluğu göremezmiş insan
Gönül yorgun düşer de
Sükûta gelirmiş can
Herkese yetermiş de
Bir kendine zamansız geç kalırmış insan..."
"İnsan hiç umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışığı belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor. Benim ışığım yaralarımdan sızıyor, tekrar başlıyorum mücadeleye. Yaralandığım yerden..."
"Bırak ey bîçare feryadı, beladan kıl tevekkül.
Zira feryat bela-ender, hata-ender beladır bil.
Eğer bela vereni buldunsa safa-ender, atâ-ender beladır bil.
Eğer bulmazsan bütün dünya cefa-ender, fena-ender beladır bil.
Cihan dolu bela başında varken ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl!
Tevekkül ile bela yüzünde gül, tâ o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül."
mistik okur
@_simeranya
·
03 Şubat 01:00
Ne vakit o merakı, kazaya rıza ve tevekkül vasıtasıyla izale etse bir ağacın kökü kesilmesi gibi maddî musibet, hafifleşe hafifleşe kökü kesilmiş ağaç gibi kurur, gider.