Martin Eden ile tanışmak bu yıl nasip oldu. İyi ki bu yıl oldu ama daha önce okusam ne hissederdim bilmiyorum, tam vaktiymiş ve ben tam zamanında okumuşum. Bir kitap tam olarak bir hayatı anlatırken nasıl bu kadar akıp gidebilir, ömür gibi... Jack London gerçekten zekasına hayran olunası biri. Martin'in duyduğu aşkı, bir şekilde yine sevdiği kadına gidişi, sürekli bir şeylerin hayalini kurup, gerçekleştiğinde istediği gibi olmadığını hissetmesi ve bunu okura da hissettirmesi, çok gerçekçi bir anlatım. Bir iş yaparken durup düşündürecek kadar etkiledi beni. Hani bazı yerlerde durup duvara baktırdı denir ya. Kitabın sonunda durup duvara bakmaya bile cesaret edemedim. Martin gibi hissetmek hem mahvetti hem de çok etkiledi. Hissederek yazılmış herşey ki sanki içindeymiş gibi hissettirerek okunup bitti. Sanki kitabın bitişinde ki son olay gerçekten denenmiş gibiydi. Martin Eden sonuca ulaşmış da, Jack London ulaşamamış gibi sadece...