"Bugün şu bölgelerde savaşarak kanlarını toprağa akıtanlar, evet Ortadoğuludur; lakin birbirine karşı kullandıkları silahların ve mermilerin hiçbiri Ortadoğu'da üretilmemiştir. O halde sormak lazımdır, bu savaşı çıkaranlar ve yönetenler gerçekten bölge insanı mıdır, yoksa Avrupa'nın her ülkesinden buralara gizli emellerle yollanmış ayrılıkçılar,tetikçiler yahut onlara gizli yollardan silah temin edenler, silah satanlar,bunun için gizli yardımlarda bulunanlar mıdır? Asıl katil silahı kullanan mıdır, silahı imal edip eline tutuşturan mı? Hz. İbrahim'in barış için,huzur için mücadele ettiği şu topraklarda şimdi onun torunları birbirini kırıyor. Coğrafyanın kaderi sanki. Yüce Baba ayak izlerini buralara bıraktığı zaman savaşın iki cephesi vardı;inananlarla inanmayanlar. Şimdiki savaşın tek cephesi var. Müslümanlar. Oysa bölgede can verenlerle can alanlar kadar, uzaktan onları yönetenler de İbrahim'in çocukları."
Akat'da Abum-Rabum, Abrabam, Abraham, Abi-Ram veya Abram, Avram... Hepsi Yüce Baba demek, yani İbrahim, tıpkı eşi Sare'nin Tevrat'ta Saray şeklinde anılıp sonra Sarai, Sarah, Sara, Zara şeklinde evrilmesi gibi..
İskender Pala yazmış olduğu bu eserinde büyük bir merak uyandırarak okuyucuyu adeta kitabın içine çekmektedir. Kitap yoğun bir anlam barındırdığından ayrıntılara hakim olabilmek adına dikkat vererek okunması gerekmektedir. Pala ayrıca hikâyeyi resimlerle pekiştirerek bir ansiklopedi havasında vermiştir.
Akatların "Abum Rabum" adını verdikleri "Yüce Baba Hz. İbrahim" ışığında aktarılan polisiye hikâye Ortadoğu'nun sancısı için yazılarak, eserde doğu-batı çatışması, batının algı yönetimini nasıl uyguladığı anlatılmıştır. İskender Pala'nın yetkin kaleminden ortaya çıkan harika bu eseri mutlaka okumalısınız. Keyifli okumalar.
Kitabın ismini duyunca neymiş bu Abum Rabum dedim. 3 dinin atası Hz. İbrahim için söylenen bir ifade imiş meğer. “Yüce Baba”. Kitapta Hz İbrahim’ in hayatından çokça bahsediliyor. Bu kısımları severek okudum. Fakat aşırı derecede tarihten, sümerlerden, siyasetten bahsedilmesi bazen kafamın başka yerlere gitmesine sebep oldu açıkçası sıkıldım o kısımlarda. Bilgiler güzel ve gerekli olabilir kitap için ama benim için fazla uzundu.
Kitap bir cinayetle başladı. Birçok karakteri anlatan bölümlerden sonra hikayeler birleşti. Karakterlerimiz MİT, CIA, MOSSAD ajanları ve dahi içerisinde bir japon polis, bir türk polis, bir ilahiyatçı da var. Herkes bir hazinenin peşinde. Bilge mimar Sin Ammar’ın şifrelerle gizlediği bir hazine. Son kısmı böyle beklemezdim ama güzel olmuş. Sadece Zara’nın hikayesi ayrıca dikkatimi çekmişti ve biraz daha okumak isterdim.
Hikayenin geçtiği topraklar, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge: Mezopotamya. Hal böyle olunca, geçmişin izleri de peşimizi bırakmıyor. Mezopotamya uygarlıkları arasında yer alan en köklü medeniyetler Sümerler, Akadlar, Babiller ve Asurlular'ın günümüze ulaşmış kültürel mirasları büyük kavgalar
"(...) Hz. İbrahim'e ayetler indirilmişti. Bunların tabletlere yazılı olarak saklandığı sanılıyor. Sümer kazılarında çıkarılan pek çok tablette onun dilinden işaretler görmek mümkündür. Akatların "Abum Rabum "dedikleri 'Yüce Baba' Hz. İbrahim'dir. "
“Hz. İbrahim’in barış için, huzur için mücadele ettiği şu topraklarda şimdi onun torunları birbirini kırıyor. Coğrafyanın kaderi sanki. Yüce Baba ayak izlerini buralara bıraktığı zaman savaşın iki cephesi vardı; inananlarla inanmayanlar. Şimdiki savaşın tek cephesi var. Müslümanlar. Oysa bölgede can verenlerle can alanlar kadar, uzaktan onları yönetenler de İbrahim’in çocukları. Yazık şu insanlığın haline!”
Mesela çeşitli araştırmacılar ismin etimolojisi üzerinde kafa yormuş, izahlar getirmişlerdir. Tevrat'ın Tekvin bölümündeki 'Artık adın Abram çağnlmayacak lakin adın Abraham olacak. Çünkü seni birçok milletlerin
babası ettim ve soyunu ziyadesiyle bereketli kılacağım!' cümlesindeki Abram, 'eh' ve 'rahim' kelimelerine işaretle' abi-rahim' yani 'merhametli baba' anlamında Ebraham veya Abraham diye telaffuz edilmiştir. Bazı araştırmacılar bunu 'milletlerin babası' diye tercüme de ediyorlar. Babil'in yazılı metinlerin de 'abi' kelimesiyle başlayan Abi-Ramu, Abi-Sare, Abi-Lugal gibi isimler sık geçer. Hepsi şehzadelerin, komutanların, yüksek devlet görevlilerinin isimleri ... Sümerce Abi-Ram da bunlardan biridir. Aynı kelime Sümerlerin ardılı sayılan Babil ve Akat'da 'Abum-Rabum'a dönüşür. Sonuçta Abum-Rabum,
Abrabam, Abraham, Abram, Abi-Ram veya Abram, Avram ...
Hepsi Yüce Baba demek, yani İbrahim. Tıpkı eşi Sare'nin Tevrat'ta Saray şeklinde anılıp sonra Sarai, Sarah, Sara, Zara
şekline evrilmesi gibi.
“Hz. İbrahim’e ayetler indirilmişti. Bunların tabletlere yazılı olarak saklandığı sanılıyor. Sümer kazılarında çıkarılan pek çok tablette onun dininden işaretler görmek mümkündür. Akatların ‘Abum Rabum’ dedikleri ‘Yüce Baba’ Hz. İbrahim’dir.”