Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Deprem Çocukları
“Şimdi evsiz kalmış çocuklar gibiyim.” Hayat bir anda karanlıkta bırakıverdi onları, bir anda… Gözlerindeki çaresizlik ve belki de kimsesizlik o kadar yürek yakıcı ki anlatılmaz, anlatılamaz. Dün koşturduğu sokaklar gecenin karanlığına gömüldü ve sabahlara kimsesizlikle uyandılar. Bazıları ise uyanamadı… Bir günlük kabul ettiler acılarını, hakkın takdirini bağırlarına basıp hiçbir şey olmamış gibi. Oyunlar oynadılar harabelerin manzarasında. Yağ yağmur yağ! Deprem gecesi yıkadığın acıların izi geçer mi sanıyorsun? Çocukların gözyaşları senden kudretli ki ağlamazlar. Sele kapılmasın kimse diye gülerler acılara. Şimdi minnacık gözleri suların dolduğu yardım çadırlarının aralığında, güneşin doğuşunu izlerler yeni günün umuduyla. Her gelen ya da gelmesi istenen yardımın umuduyla… Ve sen! Sıcak evinde sıcak yemeğini yerken, rahat yatağında sevdiklerinle uyurken vicdanın nasıl sızlamaz deprem çocukları şefkate açken… Görmek istemiyorsun, duymuyorsun söyle der mi kalp ben böyle iyiyim? Bu duygusuz dünyanın duygusuz düzeninde yüreğim; onlar kadar enkaz, kimsesiz, çaresiz… Deprem çocuğu aslında der ki; Açlıktan, evsizlikten değil korkum, sarılırsan kaybettiklerimi hatırlar ağlarım. Yine de sarıl biraz güler gibiyim, gelmez uykum. Bense şimdi evsiz kalmış çocuklar gibiyim.
Adil Güneş
Adil Güneş
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Ağla kız çocuğu, yoksa acıların içini yakıp küle çevirecek.
Ay Yıldız Filosu 4
Doktor Rüm de Lord Dean'dan hoşlanmış bir anda ona bağlanmıştı. Fikri'yi unutmuştu. Ay ışığı kafe'nin romantik ortamında Dean ile dans ederken zavallı Alyoşa da tam acıların çocuğu olmuştu. Geminin üstündeyken poposu alev aldığında Mirza resmini çekip kahkahalar atarak bütün fotoğrafları Ay üssü Ata'ya gönderir. Merkez tüm resimleri televizyon da yayınlar. Alyoşa'nın anası Aida hanım gözyaşları içinde oğlunu bekler. Bu arada astronot kahramanlarımız da birkaç gün istasyon da mola verir. Bu süre içinde Alyoşa iyi olur, Doktor Rüm de Dean ile nişanlanır. Nişan yüzüklerini Mirza takar. Çok duygulanır. Ne de olsa Doktor Rüm onun kız kardeşidir. Mert, Ay ışığı kafeyi satın alıp adını Yol geçen Hanı yapmayı düşünürken, -Haydi bakalım yola çıkalım der Kaptan Mesut. -Yolumuz uzun. Kazasız belasız inşallah.
Ay Yıldız Filosu 1
(Uzayın karanlığında Ay Ata gemisinde beş Türk, iki Tatar, bir vulkanlı astronot yol almaktaydı. Kaptan Mesut,
Gece Masalcısı
Gece Masalcısı
Kaptan yardımcısı Mr. Spock, Doktor Rüm,
Rümeyss
Rümeyss
Alyoşa, Mirza,
yusuf
yusuf
Mert,
Mert
Mert
Tatar astronot Aybek ve Aktemir ve
Reklam
“Almanlar ailelerimizi yok etti, siz de umutlarımızı yok etmeyin”
1947 yılında Nazi soykırımından kaçan yahudiler Gazze limanına geldikleri Gemilerin üzerinde bu yazı asılıydı. Filistinliler onlara acıdı, ekmek verdi, Misafir etti. Karşılığında ise yahudiler Filistinlilerin topraklarını evlerini bahçelerini işgal etmeye, çocuklarını kaçırıp organlarını satmaya, umutlarını hayallerini yarınlarını öldürmeye başladı. Yahudilerin Filistinlilere 76 yıl boyunca yaptığı zulmün tarihte eşi benzeri yoktur. Bir köpek bile ekmeğini yediği kapıya bir ömür sadık olur, yahudiler bir köpek kadar bile olamadı, ekmeğini yediği insanlar tarihte eşi benzeri görülmemiş bir soykırım yaptı. İşte bu küçük çocuğu bu hale yahudiler getirdi. İç organları bağırsakları karnında dışarı çıkmış. Allah yanlarına bırakmasın. Bu çocuklara yaşattıkları acıların bin katını kendilerine yaşatsın. Naziler bu barbar zalim merhametsiz lanetlenmiş aşağılık kavmin eline su dökemez. #TeroristSiyonizm
Bergen'in trajik yaşam öyküsü
Bergen, 7 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak Mersin'de dünyaya geldi. Anne-babası ayrılınca, annesi ile birlikte Ankara'da yaşamaya başladı. İlkokulu Yenimahalle Yunus Emre İlkokulunda okudu. Eğitimi sırasında mandolin çalıp şarkı söyleyen Bergen'i öğretmenleri konservatuvar eğtimi almaya teşvik etti. Sanatçı Ankara Devlet
134 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.