Umutlarımı toprağa gömdüm. Öldü, nefessiz kaldı sandım. Bir kez dah umut edip acı çekmeyeceğim dedim ama olmadı. Gözyaşım can suyu, acım sevgisi, toprak yorganı olmuş. Yeniden yeşermiş toprağın altından can bulmuş. Can vermek için açmış, yeni bir umut olmak için. Ve öylede oldu. Ben ne kadar açmış olsada uzak durdum o umuttan acı çekmemek için. Ama umudum yeniden doğdu içime ve devam ettim. Devam ettim ve kazandım. O bana inat filizlendi, yeşerdi ve çiçek açtı. Toprak ölü yatağıdır, yalnızca sevdiklerimizi elimizden alır derler fakat kimse onun filizlendirdiği bitkilere, çiçeklere, ağaçlara bakmaz... onun sürekli can verdiğinin farkında olmaz. Gözyaşı acıdır derler fakat kimse rahatlattığına, mutluluk gözyaşlarınında var olduğuna ikna olmaz. Acı kötüdür, dayanılmaz, insanları duygusuz, acımasız, kötü yapar derler fakat kimse acıların bugüne güçlü, iyi, sarsılmaz, bilinçli insanları yetiştirdiğine bakmaz. Toprak yalnızca gömer, altında bir çok kayıp, acı, hayat var derler fakat kimse toptağın canlıların yorganı olduğunu, tüm bu evrenin toprak olduğunu, topraktan yaratıldığımızı, toprağın can verdiğini, filizlendirdiğini, yeşerttiğini... Hatırlamaz, hatırlamak istemez. Her şeyin olumsuz yanını görürüz, her şeye ön yargılı yaklaşırız. Kendi doğrularımız bize evrensel gelir ve onları uygularız. Birbirimizi kırarız. Tüm bu herşeyin yalnızca kötü, olumsuz yanları yok. Hayatın güzel, iyi, eğlenceli, helal taraflarını da görün. Bunlarla mutlu olun. Mutlu olmak için çabalayın. Bence bizler, en azından bunu hak ediyoruz.