İnsan sadece nerede olması gerektiğini bilmek için zamana başvuruyor. Varolduğuna inandığı için değil, fiziki bir homurtuya dönüşmüş olan kendini kaybetmemek için. Oysa tüm uzuvlar zamanı sayıklar. Aynada hergün gördüğün bedenin değil, zamandır. Acıyı ya da sevinci tekrar kendi içinden devşirmek...
Sadece zamanın dışına çıkabilenler tanrıyı bütünüyle kucaklayabilir. Tanrı zamanın dışındadır ve bunu algılamak için, zihni kana bulamak yetmez. Tanrıyla birlikte başka bir zamanın içine bulanmak gelir; Sabitin...
Mehmet
Birden bire yere çakılmamak için her şeyi bilmek, bilmemenin çakılmasını engellemeyeceğini bildikçe cahil kalmak istiyordu, sonuçta düşmek acı verirdi, nereden nasıl ne şekilde düştüğünde çekeceği acıyı ve başına gelecekleri bilmek ise iki kat acı olacaktı. Sevgili (B) çakılmayı önleyecek bir şeyi çok aramış olsa da bulamazdı genelde, sadece hızını yavaşlatabiliyor hayallerine pranga vurup erteliyordu. Buda muhtemelen o saniyelerin silinemeyecek şekilde hafızasına kazınması demek oluyordu.
Sanırım hayat düşmekten ibaretti, en sonunda düşebilmek için çıkabildiği kadar yukarı çıkarıyordu kendisini, düşmesi ne kadar uzun sürerse o kadar hafızasına kazınıyordu.
Elinde sonunda düşecekse eğer, acımızın azalması için aşağılarda mı kalmalıydı yoksa yukarıya tırmanmaya devam mı etmeliydi ? Bir insan ne kadar yukarıya çıkabilir cevabı nasıl sınırsızsa, bir insan ne kadar aşağıda kalabilirinde cevabı imkansızmış gibi geliyordu. Elinde sonunda tıpkı küçük çocuklar gibi düşe kalka büyüyecektik, o beni kumpasına düşürmüştü nihayetinde bende onu dünyası olan bataklığa iteledim.
Bizler Susuyorduk
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
Pablo Neruda
Bilmek acı çekmektir.Ve bildik; karanlıktan çıkıp gelen her haber gereken acıyı verdi bize: gerçeklere dönüştü bu dedikodu, karanlık kapıyı tuttu aydınlık, değişime uğradı acılar. "Gerçek bu ölümle yaşam oldu.Ağırdı sessizliğin çuvalı."
Yani acı veriyor mu ? hayır.Giden birinden acıyı miras alamazdım.Belki doğru zaman, yanlış insandı .Belki de tam tersi; yanlış zaman doğru insandı.Bunu bilmek için erken.
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak ağzı... ve