bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış. çıkıp her zamanki gibi din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş. konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir profesör, Necip Fazıl’a: “Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinize çelişen şeyler söylüyorsunuz. yazdığınız şiirler hala ezberimdedir. bu ne demek oluyor?”
Necip Nazıl’ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur:
“benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar...
Nasıl seviyordun Hidayet?
–
gün onunla ağarır; onunla kararırdı. bir dakkam yoktu onu düşünmediğim. abi, rüyada gibi yaşardım. her laf gelir gider ona dayanırdı. insanlar bana bir laf söylerdi. o ne cevap verebilir, diye düşünürdüm. bir şey alacak olsam o alır mıydı acaba? derdim. bir şey yesem içime sinmezdi. biri yol sorsa o gösterir miydi diye kafama sormayınca ve içimde o, yol göstermeyince aptal aptal bakardım. bir güzel şey görsem ona göstermezsem, gösteremediğim için zevk alamazdım güzel şeyden.
Bir psikolojik danışman olarak korka korka girdiğim bir konudur. okuduklarımdan, okuyacaklarımdan
korkarım mesele çocuk tacizi olunca. korkarım çünkü ileride anne olursam derim, korkarım çünkü tacize uğramış bir danışan bana gelirse nasıl yardım ederim bilmiyorum derim.
öğrenciyken, 5 senelik psikoanalizlerden* birisine giden bir kadın bizim