youtube.com/watch?v=KIy3DW-... Söğüt Ağacı Bakiresi Erutan - The Willow Maid Genç bir avcı bir gün ormanda geyik izlerin peşindeyken rüzgarda bir belli belirsiz ses yankılandı. Ama onun durmasına yetecek kadar hoş bir melodiydi bu. Çalılıkların arasından süzüldü,sesin kaynağını bulmakta kararlıydı. Bir söğüt ağacı gördü.
Söğüt Ağacı Bakiresi Hikayesi
Genç bir avcı bir gün ormanda geyik izlerin peşindeyken rüzgarda bir belli belirsiz ses yankılandı.Ama onun durmasına yetecek kadar hoş bir melodiydi bu.Çalılıkların arasından süzüldü,sesin kaynağını bulmakta kararlıydı. Bir söğüt ağacı gördü.Köklerine uzanmış kıpkırmızı saçlı,yemyeşil gözlü bir kızla birlikte.Güzelliği onu büyülemişti. ”Benimle
Reklam
Annem diyor ki: " Senin çok sevdiğin bir şair vardı, sarışındı hani, neydi onun ismi?" dedim, Nazım Hikmet, "evet, onun bir şiiri vardı hani, Edip Akbayram da okuyordu, açsana onu" dedi, "Güzel Günler Göreceğiz" şiirinden mi bahsediyorsun dedim, "evet" diyor, sen dinlemezdin şiir falan dedim, "ülkedeki meseleler çok canımı sıkıyor, sen evde yokken ne zaman canım sıkılsa umutlu şiirler dinliyorum" diyor. Açtım, annemle beraber şiirin şarkısını coşkuyla söyledik. Teşekkürler rezil adam. Ülkenin içine ettin ama senin sayende insanlar umut dolu şiirlere, edebiyata sarılıyor. Ailecek edebiyatsever, sanatsever olduk.
son sahnenin maviliği
‘’Güneşin dudakları yanarken bu sabah, gök yüzü tüm ahengini sergilemek için en güzel bulutlarını giyinmişti. Şehirde farklı bir hava farklı bir tat vardı rüzgarında. Bir anda bir yağmurun çarkısını söyledi. Ve sicim sicim saç tellerimin melodisine eşlik etti. İşte o an gördüm seni. Saliseler vaz geçmişti sevişmekten. Kum tanesi vatan haini sayılmak uğruna düşmüyordu. Tehdit edilmişti tarafımdan. Gıkı çıkmıyordu gök gürültüsünün. Çünkü sesin yanında şu feryat-figan eden ne göğün ne de yerin bir ehemmiyeti vardı….’’ dedi adam. İçindeki koca lügat dağlarının Demir rezervlerini eriterek. Sonra takti kesildi. Oturdu bir bankta. Biraz nefes almak için dinlendi. Bir sigara yaktı. Ciğerlerinde bayram sevinci yaşadı. Oysa doktor bunu bırakmalısın yoksa öleceksin demişti. O dakikadan sonra adam içtiğinin iki belki üç katını içmeye başladı. Çünkü yüreğinin kaldırdığı katran ciğerindekinden daha fazlaydı. O an mucize oldu sanki.Ne mi oldu? Adam bir anda bankta kalp krizi geçirerek hayatının son sahnesinde denizi izleyerek veda ediyordu.
KADIKÖYDE DENİZİ İZLEMEK...
‘’Güneşin dudakları yanarken bu sabah, gök yüzü tüm ahengini sergilemek için en güzel bulutlarını giyinmişti. Şehirde farklı bir hava farklı bir tat vardı rüzgarında. Bir anda bir yağmur şarkısını söyledi. Ve sicim sicim saç tellerimin melodisine eşlik etti. İşte o an gördüm seni. Saliseler vaz geçmişti sevişmekten. Kum tanesi vatan haini sayılmak uğruna düşmüyordu. Tehdit edilmişti tarafımdan. Gıkı çıkmıyordu gök gürültüsünün. Çünkü sesin yanında şu feryat-figan eden ne göğün ne de yerin bir ehemmiyeti vardı….’’ dedi adam. İçindeki koca lügat dağlarının demir rezervlerini eriterek. Sonra takti kesildi. Oturdu bir bankta. Biraz nefes almak için dinlendi. Bir sigara yaktı. Ciğerlerinde bayram sevinci yaşandı. Oysa doktor bunu bırakmalısın yoksa öleceksin demişti. O dakikadan sonra adam içtiğinin iki belki üç katını içmeye başladı. Çünkü yüreğinin kaldırdığı katran ciğerindekinden daha fazlaydı. O an mucize oldu sanki.Ne mi oldu? Adam bir anda bankta kalp krizi geçirerek hayatının son sahnesinde denizi izleyerek veda ediyordu.
ŞARKILARIN EFSANESİ
SÖĞÜT AĞACI BAKİRESİ 🎶🖤 "Genç bir avcı bir gün ormanda geyik izlerin peşindeyken rüzgarda bir belli belirsiz ses yankılandı.Ama onun durmasına yetecek kadar hoş bir melodiydi bu.Çalılıkların arasından süzüldü,sesin kaynağını bulmakta kararlıydı. Bir söğüt ağacı gördü.Köklerine uzanmış kıpkırmızı saçlı,yemyeşil gözlü bir kızla
Reklam
18 öğeden 41 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.