Bak, bak ki anla...
Mezarlıklar nasıl titrer dalgalanan rüzgârın
Soğuk şakırtılarıyla.
Bak, bak ki göresin...
Çoluk çocuk nasıl dizilir kurşuna apansız
Toprağın bedeninde.
Bak, bak ki dinleyesin...
İnsanlık nasıl susar, nasıl susar ölüler kana
İçilmeden adalet parmaklıklardan.
Susmak, büyük iştir; Anlamak, akıl işi.
Sızlatmadan deriyi acılar ve sokulmadan prangalar
Bileklere, inmeden kurşunlar tene; boşanmadan gözler
Ferinden, insanlık oynamaz yerinde; bu acıdır, bu sancı.
D.p