"Mamak Cezaevi’nde fotoğraf çektirmek yasaktı. Sadece 1979 yılında üniversite imtihanına cezaevinden müracaat edecekler için vesikalık fotoğraf çekilmesine izin verilmişti. Necdet ile ben bu haktan faydalanarak birlikte fotoğraf çekilmiştik. Bu resim Necdet’in hayattayken çektirdiği son resim olmuştur."
Titremiş oligarşinin kalbi,
Sen savaşırken,
Kuşatmış bütün Anadolu'yu
Karabasanlar
Her delikte seni aramış
İnsan bir kere düşer toprağa
Bir kere can verir
Sen isimlerde
Sen mücadelede
Sen her bir yandasın Adalı
Biliriz, Eğrilmez baş kesilir,
Lakin cellatlar her daim bilinir...
⭕️ Alî Adali
Ortadoğu’da asimilasyonun en büyük kurbanı durumunda olan Kürt halkı bu konuda çarpıcı bir örneği teşkil eder. Kürtlükte ısrar etmek, işsiz kalmak başta olmak üzere, soykırıma kadar giden bir süreci göze almak demektir. Ne kadar yetenekli olursa olsun, bir Kürt bireyi hâkim ulus-devletin her türlü kültür politikalarını gönüllüce benimsemedikçe, kişisel ve kurumsal gelişmesinin önündeki tüm kapılar birer birer kapanır. Ya gönüllü teslimiyeti seçip cumhurbaşkanı olmaya kadar giden kapıların kendisine açıldığını görecek, ya da teslim olmayıp direnişi seçtiğinde soykırıma varana dek başına gelebilecek her türlü bela ve felakete katlanmasını bilecektir.
29 Nisan 1920 tarihinde I. T.B.M.M.'de;
Bursa Mebusu Operatör Emin Beyle arkadaşının, fes yerine kalpak giyilmesine dair takriri:
Riyaseti Celileye
Uzun harb senelerinin tevlid eylediği birçok buhranlar meyanında memleketimiz için bir de fes buhranı tahaddüs etti. Harbden evvelki senelerde yalnız
⭕️ Ali Adalı
Özellikle tek tanrılı dinlerin merkezî hegemonyayla iç içe gelişimi hayli öğreticidir. Çıkışları mutlak hegemonla bağlantılıdır. Tanrı,Allah kavramı ya baş hegemona alternatif bir kavramdır ki bu durumda din muhalif ve direnişçidir,ya da hegemonun bizzat kutsallaştırılması ve tanrısallaştırılmasıdır; bu ikinci durumda din merkezî hegemonik sistemin yansımasıdır. İlişki ve çelişki itibariyle ikisi arasında çok yoğunca yaşanan ve savaşılan bir durum söz konusudur. Tek tanrılı dinler tarihini ancak merkezî hegemonik iktidarın tarihiyle birlikte inceleyerek anlayabiliriz. Başka türlü dinler tarihi anlaşılamaz. İktidar ve ekonomik temelden kopuk bir dinler tarihi koca bir safsatadan ibarettir. Din,tanrı,hegemon,iktidar ve ekonomi arasındaki ilişki sanıldığından daha yoğundur. Hegemonik iktidarın zamanı ve mekânı zincirleme kuşatması gibi gerçek tarih din,tanrı,hegemon,iktidar ve ekonomi iç içeliğiyle kuşatılmıştır. Tarihsel toplum bu tür kuşatmalar,halkalar halinde tezahür ederek günümüze varır.
"Sen ne söylersen söyle ben sana inanıyorum. Aptal benim.. Aptalım ben. Ama son, bitti artık... Sevdiğim yerlerden artık vurulmayacağım.."
-Çarpışma, Kadir Adalı