"Ah bir dost! Eskiler dostluğun sudan ve ateşten daha zorunlu ve daha tatlı olduğunu söylerler, ne doğru."
Reklam
NEDEN YALNIZLIĞA HÜKÜM GİYDİK..
İnternet yazışmalarında ilk gülücük i1982 yılında Scott Fahlman tarafından kullanıldı . 1985’te Windows 1.0 ın piyasaya çıkması ile insan hayatına girmiş oldu. İlk gülücükle birlikte çok sevindik, hayatımız tıpkı o gülüşlerle geçecek gidecek sanıldı. Elbette o kadar çok faydalı yönleri olmakla birlikte bizler tüm hayatımızı içine sokarak orada nasıl sıkışıp kaldığımizi göremedik. Göremediğimiz den görülmesi gereken dokunulmasi gereken yani başımızda olan hiç bir şeyi göremedik ve dokunamadik. Dolayısıyla ; söz meclislerinde bizler hasbihal ederken bir şarkı vardı ya eskilerin Ah ile vah ile geçti ömrüm ah eskiler böyleydi, böyle bakıp böyle yasarlarmis gibi hep eskilerden dem vurdum, dert yandık. Çünkü o ilk gülücükle sonuçlar böyle oldu. -Sosyal medyada yüzsüzlüğümüz arttı. Orada başka birisi olduk. -İhanetin boyutu genişledi her alanda. -Daha çok görülme, daha çok duyulma isteği. Seyircisiz paylaşım olmaz. İzleyenler çoğaldıkça, takip etmeleri için daha fazlasını vermek ve egonun okşanmasıyla Narsizmin (kişinin kendine aşık olması) ortaya çıkması. -Yoksunluk ve depresyon derecesine ulaşması, bir çok insanımızın her alanda mağdur edilip hayatlarının kararması Daha o kadar çok şey yazabilirim ki, Kendimize, başkasına zarar vermeden, kendimizi, sevdiklerimizi ihmal etmeden, daha çok yalnızlık çekmemek için, gülücükler in bizi gözyaşına çevirmesine fırsat vermeden kısaca ruh sağlimız açısından dikkatli, zamanlı ve tedbirli kullanmak için elimizden geleni yapmakla yükümlüyüz.
eskiler mi güzeldi eskiden mi güzeldik?...
1939 yılında yoksul kadınların un çuvallarından çocuklarına elbise diktiğini fark eden bazı un fabrikaları çiçekli çuvallar ürettiler.  Umut kalmalıydı şurada bir yerlerde ve biraz da kardeşlik. Tanımadığın halde yoldan geçerken selam vermek birine. Hapşırınca çok yaşa demek. Biraz tuz biraz yağ biraz sevda. Biz tencerenin dibinde kalan insanlığı sıyırmaktan yorulmadık mı? Yeni bir aş yapsak ya kendimize arta kalanlardan. Bir çoban aşı mesela. Gariban aşı. Bir de yeni elbise dikse annelerimiz. Çiçekli çuvallardan. Bir olabilsek yeniden. Ah… Keske…
Bu bir sınav mıydı? Ah ettim… Vah ettim… Yolum senden başkasına gitmedi, gidemedi sevdiğim… Senin ile birlikte bir kasaba da yaşamanın hayalini kurardık. Şehrin en sessiz ve en huzurlu köşesinde kuracağımız yuvamızdan sürekli bahsederdik. Çoğu zaman bunun hayaline kapılıp sanki gerçekten yaşıyormuşuz gibi yüreğimizde, bedenimizde ve hayatımızda
Ah Eskiler..............
1950/1980 ARASINDA DOĞMAK Iki genç kız annesiyim, kızlarım bana sık sık soruyorlar; “Anne siz daha önce nasıl yaşadınız? Teknoloji yok İnternet yok Bilgisayar yok TV de bir şey yok
Reklam
141 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.