Acı...acıma...acımasız...
Aşk tenzili rütbedir, bir kadın çıkar karşına, yıllarca sabrederek keşfettiğin galaksindeki tüm yıldızları bir bir söküverir o nazik ve narin elleriyle, sen sadece bakakalırsın o ellere. Ve bir şiir gelir aklına; " ...ellerinden belli olur bir kadın denizin dibinde geziyor gibi"... Her rütbede biraz daha küçülür, ufalır, erirsin. Unutursun tüm bildiklerini. Dinlersin dudaklarindaki ahengi. Ve bir şarkı tutturursun, hiç dinlemediğin, biraz arabesk, bayağı arabesk, yok yok bildiğin arabesk bu "...ellerin kadınısın seni sevemem..." Kalbin konuşur, dilin susar; senin yanında zaman kartalın keşfi kadar keskin, av'ın kaçışı kadar hızlı. Okursun gözlerindeki merhameti sonra üzülürsün tabi. Ve tabi kitaplar hiç okumadığın, sırf o okuyor diye. Her kitapta okursun onu harf harf satır satir. Nedir bu bana uğrayan böyle zamansız, şair yolu yarılamışken. Ve şarkılar hiç dinlemediğin. Ve kitaplar hiç okumadığın. Ve şiir ahhhh ahh.. "Bağışla" "Ya zamanından çok erken gelirim Dünyaya geldiğim gibi Ya zamanından çok geç Seni bu yaşta sevdiğim gibi"(ErRayn)
Lisa'ya
Ahhhh Lisa Kahve gözlü deli kadın Aklıma bir çivi gibi Çakılıp kaldı adın Ahh Lisa Seni gidi şiir bakışlı Hamal suratlı Bi yumru gibi bogazima takilip kaldın
Reklam
Nazım Hikmet Ran
Türk edebiyatının değerli isimleri arasında yer alan hem siyasi görüşü hem de eserleriyle tarihe damgasını vuran, mavi gözlü dev adam Nazım Hikmet Ran, aslında 20 Kasım 1901’de Selanik’te dünyaya gelmiş fakat doğum tarihi nüfusa 15 Ocak 1902 olarak kayıt ettirilmiş değerli, önemli ve unutulmaz bir şairimizdir. Doğumgünü münasebetiyle saygı,
Sensizlik hiç bu kadar  kaçmadı gözüme..Seni özlemek var ya, yaralarıma merhem sürmek gibi bir şey..Her canım acıdığında seni düşünür, acıyan yanlarımı sustururdum....Sensiz dört gün yok olmaz dört dakika bile fazla gelir bana. ağır yükler altında ezilirim. sensizlik sıcağında erir yok olurum.Kalbimi kaplar hain kara bulutlar hiç gitmezler.şimşekler çakar yağmurlar yağar. Hani diyorum o yağmurda ıslansam.Ellerin elimdeyken. Sonra esen o incecik rüzgarda, üşüsem . Bir çocuğun annesinin kucağına sığınır gbi sana sokulsam, sarılsam. Sıcaklığını iliklerimde hissetsem.Gözlerimde kendimi görsem..Kalbim kaldırır mı? bu kadarını bilmem.Kalp ritimlerim bozulur. yavaş yavaş atarar, engelleyemem.Saatleri kırar. dakikalara savaş açar, saniyeleri kovardım, ahhhh bir bilsen senle geçecek her an için zamanı durdururdum... Yokluğun nasıl bir şeymiş, seni düşünmek, seni anlatmak sanki tüm dünyaya savaş açmak gibi..Küçücük kalbimle bu kadar büyük sevmek...İşte hep diyorum ya aşklar anlatılmaz, yaşanır diye.. Ahh bir de yanımda olsan da küçücük kalbimde olan fırtınaları, yeryüzünde , kocaman gökyüzünde , bitmez tükenmek bilmeyen okyanusların her damlasında senle yaşasam. Yine bu gün yalnızım ya , sardı yine kara bulutlar.. Ruh alemim başka diyar da. Bedenim başka. Ruhum senle…. Ben mi ? nerdeyim hiç bilmiyorum... serpilce
Züleyha Yusuf''u zindana attırdıktan sonra çok özler ... Ve gidip zindan gardiyanına ; Bizim suçlu yerinde mi !? Der ve uzaktan bakar .. Bir zaman sonra onun sesini duymak ister .. Ve gardiyan şüphelenmesin diye ... Bu suçlu burada çok rahat onu biraz kırbaçla !! '' der .. Tabi gardiyanda Yusuf''u çok sevdiği ve suçsuz olduğunu bildiği için ... Onun yerine bir pöstekiye vurur ve o her vuruşta ‘’ ahh ’’ der !! Böylece Züleyha hergün onun sesini duyar .. Bir gün gardiyan ; Ey Yusuf durumdan şüphelenmesinler .. Bir defa olsun sırtına vurayım .. '' Der !! Ve o vurur vurmaz Yusuf ‘’ ahhhh !! ’’ deyince ... Züleyha YETEEER !! Diye bağırır .. Sevgi ruhların imtizacından ibarettir .. Nasıl ki birbirine karışan iki suyu ayırmak imkansızsa ... Bazen sevgide öyle bir noktaya varır ki biri diğerinin acısını hisseder !! Eğer birinin başına gelen dert diğerinin başına gelmiyorsa SEVGİDEN BAHSEDİLEMEZ..
Züleyha Yusuf''u zindana attırdıktan sonra çok özler ... Ve gidip zindan gardiyanına ; Bizim suçlu yerinde mi !? Der ve uzaktan bakar .. Bir zaman sonra onun sesini duymak ister ..
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.