Dinlerden birine mensup iki adamı nazar-ı tedkike alalım. Bunların birisi mensup olduğu dinin ibadet ilmini harfiyen icra ediyor. Vicdanî ihtisaslarında hiçbir değişiklik ve heyecan, hiç bir cezbedici vak'a oluşmadığı halde ibadet eyliyor.
Böyle bir adama dinsiz diyemeyiz. Lâkin kendisinde din hissi olmadığı ve daha doğrusu bu hissin kendisinde ya başlangıç halinde kaldığı veyahut da diğer bir temayül şekline girdiği muhakkaktır. Böyle bir makinede dini his olamaz. Böyle adamlarda ibadet eden, ruh ve vicdan değil, i'tiyad ve ta'lim neticesinde maddi bir makine intizamı ile hareket eden cesedidir.
Diğer adama bakarsak görürüz ki: Bir çok vesile ile Cenâb-ı Hakk'ı hatırlar, bediî mâhiyeti arzeden her manzara, ona hakiki güzelliklerin kaynağı olan yaratıcısını hatırlatır. Bu vesilenin zuhûriyle vicdanında tatlı bir heyecan, bağlılığının derinliklerinde benzetilmesi ve tarifi müşkül bir zevk hisseder. Hâlık ve sahibine karşı kalbi taparcasına bir bağlılık duygusuyla dolar. İşte bu adam dini his sahibidir.
Sayfa 59 - bedii: Güzellik ölçülerine uyan.