Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
"Şiir her gün yeniden başlar." Diyen Ülkü Tamer'in bu seçme şiirler kitabında çok aşina olduğum şiirlere rastladığım gibi daha önce hiç okumadığım şiirler de okudum. Kimi zaman serbest, kimi zaman ölçü ve kafiye ile yazılmış şiirler. Sunuş yazısını Cevat Çapan yazmış.
Tanıdık şiirler dedim onlardan bahsedeyim.
Onur Ünlü'nün "Güneşin Oğlu" filminde, Haluk Bilginer'in muhteşem yorumu ile dinlediğim "Konuşma" şiiri vardı mesela. Livaneli'nin bestelediği "Memik oğlan", "Güneş topla benim için", Onur Akın'ın "Sarar seni", Ahmet Kaya'nın bestelediği "Üşür ölüm bile" bu bildiğimiz şiirlerinden.
Güzel bir soluklanma oldu benim için.
Sen benim şiirlerimi okudukça ağlayacaksın.
Kitabın başlığından başlayabiliriz. Sisler bulvarı...
Sisin belirsizliğin, tehlikenin sembolü olarak kullanıldığını görürüz. Geleneğin bozulduğu, bana göre kitabın içindeki en güzel şiirin adının kitaba verilmesi bir gelenektir, başlığın anlamından kaynaklı kitabın adı Sisler Bulvarı olarak verilmiş.
Kitapta dikkatimi çeken başka bir nokta, kesme işareti ve ünlem dışında (nadir kullanılmış) noktalama işaretinin olmaması...
Şiirlerin adı dahil hiç büyük harf kullanılmaması dikkat çeken başka bir noktadır. (Atilla İlhan'ın divan edebiyatı geleneğinin devam ettirdiğini gösteren bir ipucu olarak gösterilebilir.)
Kitabın içinde Ahmet Kaya'nın sonradan bestelediği Cinayet Saati en beğendiğim şiirlerinden biri oldu.
Duvar Attila İlhan'ın ilk şiir kitabı.
Attila İlhan'ın 1959'da yazdığı "başlangıçta daima şairler vardı"(bir nevi önsöz diyebiliriz) kısmında yazar duvar kitabını şu şekilde tanımlıyor: ..."duvar'daki öz beraberliğinin yanı sıra, dikkati çeken bir deyiş ikiliğinin altı çizilebilir. bunu da o günlerin çerçevesi içinde düşünmeli.
Mahpusluk
Şairin en bilinen şiirinin de olduğu, kitaba adını veren, Şafak Türküsü. İdamla yargılandığı yıllarda, henüz cezaevindeyken meşhur olmuş şairin, bu muhteşem şiirleri hangi psikoloji ile yazdığını bizzat kendisinden dinlemiştim 2001 yılı mayısında Diyarbakır 1. Kültür ve Sanat Festivalinde' ki dinletisinde. Birçok şiirinin bestelendiği hususunu da atlamamak gerek. Yine bir röportajında Ahmet Kaya’ nın bestelediği Şafak Türküsü’nü, oldukça insani talepler için yaptıkları açlık grevlerinin birinden henüz çıkmışken, bu şekilde elde ettikleri bir teyp sayesinde, piyasaya çıktıktan tam bir buçuk yıl sonra dinlediğini söylüyor Nevzat Çelik.
Nihat Behram' ın Darağcında Üç Fidan kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı. Sadece dörtlüklerden oluşan üç bölümlü bir kitap. Aşka, doğaya, insana, direnmeye, ölüme ve emeğe kadar bir sürü konunun ele alındığı dörtlükler bunlar. Gerçekten çok iyiydi. Sade bir anlatım, yormayan bir dil kullanmış yazarımız. Bazı şiirleri muhteşemdi. Bazılarını pek tutmamakla birlikte onlar da kesinlikle kötü değildi. Hele o "Yar benden geçmez derdim, hasreti ömrümü geçti" cümlesi beni benden aldı. Ayrıca Ahmet Kaya' nın bestelediği şiirleri görmek de hoş oldu. Alın bu kitabı, masanın üzerinde dursun. Gelip giden okusun. Bu kitap okunsun. Sevgiyle kalın.
