TAHA AKYOL
Ahmet Hamdi Tanpınar Namık Kemal’i anlatırken “bizde nadir görülen faziletlerden birine daha sahipti; kayıtsız şartsız kendi fikrinin adamıydı” diye yazar.
Cemaatin, mahallenin, hükümdarın, şeyhin, partinin, liderin sözlerini tekrarlayıp durmak yerine “kendi” başına düşünmek, “kendi fikrinin” insanı olmak… Yani bağımsız düşünce… Bizde gerçekten nadirdir.
Asırlardan beri “sürüden ayrılanı kurt kapar” diye korkutuluruz. “Sıkılmış bir yumruk gibi” olmamız, “safları sıkıştırmamız” istenir… Epey mesafe aldık elbette ama hâlâ mahallemizde “aksi davul çalmak” ya da “icat çıkarmak” sıkıntılıdır.
Tanzimat’a kadar bizdeki fikir tartışmaları, nelerdir?!. Hilmi Ziya Ülken, “eski otoritelerin mutlak hükmü altında tenkit ve tahlil görüşü gelişemiyordu” diye yazar. (Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, cilt I, s. 47)
Siyaset aynı zamanda güç kavgası olduğu için rakipleri eleştirmek, olağandır, sıradandır. Asıl fazilet, mahallemizi ve kendi otoritelerimizi eleştirebilmektir.