"Eğer toprak ve sermaye üzerindeki özel mülkiyet, zorunlu olarak birkaç tembeli
(kendi yetenekleri ile hak etmedikleri halde) zengin etmek için, pek çok işçiyi (kendi kusurları olmaksızın) sürekli olarak yoksul
tutuyorsa, bu mülkiyet sistemi de -yerine geçmiş olduğu feodalizm gibi- kaçınılmaz olarak ortadan kalkacaktır. "
Fabiancılık, sosyalizmde
işçi sınıfından çok aydınlara ağırlık tanıyordu. Bernard Shaw işi, sosyalizm önündeki en büyük engelin "işçi sınıfının aptallığı"
olduğunu söylemeye kadar götürmekteydi.
İngiltere'de demokratik sol ideolojinin doğum noktasında Fabian adlı bir derneğin bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. 1884
yılında, aralarında Sidney Webb ve Bernard Shaw gibi isimlerin de bulunduğu bir grup aydın tarafından kurulan dernek, antimarksist bir sosyalizm anlayışının öncülüğünü yapb. Amaç varolan rejimi devirmek değil, sosyalizmi toplumun kurumlarına sızdırmaktı. Kapitalizmden sosyalizme geçiş, devrimle değil evrimle olacaktı.
Mustafa Kemal, Türk kadınına çağdaş bir konum kazandırma düşüncesini uygulamaya, hem de Kurtuluş Savaşı'nın en umutsuz günlerinde başlamıştı!
Düşman Ankara'ya doğru ilerliyor, hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınması önerileri yapılıyordu. Milletvekilerinin önemli bir kesimi, kadının "vatandaş" sayılmasına bile karşı idi.
Atatürk, "kadın ve erkek" Türk insanına verilecek eğitimin ilkelerinin saptanması amacıyla, ilk öğretmenler kurultayını işte bu ortamda topladı!...
Marksizmin tersine, Jaures, sosyalist devletin yakın bir gelecekte "tarihsel bir zorunluk" olarak ortaya çıkacağını düşünmüyor. O'na göre, sosyalist devlet, ancak aydınlanmış bir çoğunluğun, bilinçli çabaları ile kurulabilecektir.
Ahmet Taner Kışlalı ‘ın köşe yazılarının kitaplaştırılmasıyla oluşan kitap çok güzel noktalara değiniyor. Özellikle milli eğitim bakanlığının dinselleşip dini eğitim Bakanlığı oluşunu anlatıyor işin kötü yanı ne milli kalıyor, ne eğitim kalıyor, ne de din. Atatürk’ü silmek için uğraşanların tarihin tozlu sayfalarından tozdan daha değerli bir şey olamayacağını dile getiren
Ahmet Taner Kışlalı ‘ya şunları söylemek istiyorum pirim halen aynı durumdayız bir arpa boyu ilerleyemedik halen vasıflı okulları vasıfsızlaştırıp imam hatipler kuruluyor bol bol din düşmanı ve tacizci ve vasıfsız mezunlar yetiştiriliyor.
Marksizmin odak noktasını, bir anlamda "üretim biçimi "nin oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. Marksizmden yola çıkan
Bernstein'in düşüncesinde ise, odak noktasında tüketimde adalet,
yani "tüketim biçimi" bulunmaktadır. Üretim biçiminin değiştirilmesi hedefini yadsımamakta, ama öncelikli olmaktan çıkarmakta, ertelemektedir. Düşünür, normal koşullarda işçi sınıfının tek başına iktidara ulaşıp üretim biçimini değiştirmesindeki
büyük zorlukları görmüştür. Öyleyse gerçekçi davranıp, yerel yönetimlerde, kooperatiflerde iktidara gelinmeye, siyasal iktidara ortak olunmaya ve "tüketim adaleti" adım adım gerçekleştirilmeye çalışılmalıdır.
Mustafa Kemal tarihin tanıdığı en cüretli, en büyük ve kapsamlı kültür devriminin baş mimarıdır. Dilde,dinde,hukukta,yazıda,giyside, eğitimde, tarihte yaptığı reformlar; inanılmaz boyuttaki bir kültür devriminin, bir bütün içinde çok anlamlı olan parçalarıdır.