Mekkeli müşrikler bir çok insanın sandığı gibi ateist bir toplum değildi, aksine İbrahim Aleyhisselam’ın dini üzerine olduklarını iddia eden, Allah’ın varlığına, Allah’ın tek yaratıcı olduğuna, öldüren ve dirilten olduğuna, tek emir sahibi olduğuna ve rızık verdiğine inanan insanlardı.
🔸 “Müşriklere de ki: Sizi gökten ve yerden rızıklandıran
Malum tartışmadan sonra binbir çeşit şeriat tanımları yapıldığı görülüyor.
Kabaca not edelim. Şeriatsız toplum yoktur. Ülkemizde de Nauru'da da Çin'de de bir şeriat hüküm sürmektedir. Çünkü şeriat; toplumu bağlayan kurallar bütünüdür kabaca.
Maalesef çoğu Müslüman(cılık oynayan) için o gözle bakılmasa da net bir kırmızı çizgisi,
"Şüphesiz sizin için Allah Elçisi (Hz. Peygamber) güzel bir örnektir."
(Ahzâb: 33/21)
O, bir ümmet ortaya koyup, Allah'a kulluk için yer yüzüne yerleştirdi. Onlara, temizlik ve fazilet elçiliğinin yolunu açtı. Müminler arasında sosyal adâlet ve eşitliğin temellerini attı, anarşiden başka bir şey bilmiyen kavimler arasına nizam, anlaşma, itâat ve izzet esaslarını soktu.
Hayatın her anının ve her alanının tartışılmaz rehberi
Andolsun ki Allah'ın Resûlü'nde; Allah'a ve ahi- ret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için güzel bir örneklik vardır. "
Ahzab, 33/21.
Ayette geçen أَسْوَةٌ حَسَنَةٌ "usve-i hasene" ifadesine; "güzel ör- nek, kamil misal, ideal duruş, numune-i imtisal, mükem- mel örnek" ve daha nice anlamlar verilmiştir. Ama biz, bu Kur'ani ifadeye, "hayatın her anının ve her alanının tartışılmaz rehberi" şeklinde bir anlam yüklüyoruz. Böyle bir anlamlandırmanın mesajı şudur: Efendimiz'in (sas) rehberliği bir zaman ve mekan ile sınırlı değil, zamanlar ve mekanlar üstüdür. Hayatın hangi alanında olursa olsun ve zaman itibari ile hangi zaman diliminde olursa olsun, Efendimiz (sas) tům zaman ve mekânlarda mutlak söz sahibi olandır.
Efendimiz'i (sas) sevmek, O'nun verdiği hükümlere tam anlamı ile teslim olmakla mümkündür.
Müminlere düşen; artık hiçbir itiraza kapı açmadan, şüphe ve tereddütlere kapılmadan, acabalı sorular sorarak vazedilen hükmü yerine getirmemek için kılıflar bulmaya çalışmadan o hükümlere teslim olmak ve gereklerini yerine getirmektir.