"Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır."
(Ahzab, 33/21)
Sünnete Uymayı Şirkle İtham Edenlere
... Peygamberin temel fonksiyonu, Yüce Allah'tan aldığı ilâhî emirleri insanlara eksiksiz iletmek, açıklanması gerekli noktaları açıklamak ve ilähi vahyi kendi hayatında bizzat yaşayarak örnek olmaktır. "Şüphesiz, sizin için Allah'ın Rasülünde (yaşantısında) en güzel örnek vardır." (Ahzab; 23/21).
Hz. Peygamberin yaptığı da, bundan farklı bir şey değildir. O, Kur'an âyetlerini insanlara eksiksiz olarak iletmiş, tebliğini yapmış. Kur'ân'ın açıklama getirmediği noktalara açıklık getirmiş ve onu kendi hayatına aktarıp yaşamıştır.
Zaten hiç bir peygamber, Yüce Allah tarafından kendisine verilmemiş bir yetkiyi kullanarak insanlar üzerine teşri maksatlı hükümler koymaz, koymamıştır. Peygamberin yaptığı şey, Allah'tan aldığı vahyi yine Allah'ın kontrolünde açıklamak ve uygulamaktan ibarettir.
Sayfa 79 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
“İçinizden Allah’ın lutfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça anlanlar için hiç şüphe yok ki, Resulullah’ta güzel bir örnek vardır”
(Ahzab 33/21).
“Andolsun ki sizin için ve Allah’a ve ahiret gününe (Allah’a ulaşma gününe) ulaşmayı dileyen ve Allah’ı çok zikredenler için Allah’ın Resûlü ’nde güzel bir örnek vardır.” [Ahzab, 33/21]
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
“Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”
(Ahzâb Sûresi, 21)
Ramazan Nasihati...
Bu ayın azameti sebebiyle Peygamber Efendimiz (ﷺ) ashabına bu ayın Allah katındaki değerini haber vermiş, onlara bu ayın faziletlerini açıklamış, gecelerini ve gündüzlerini nasıl değerlendirmeleri gerektiği konusunda bizzat kendisi onlara örnek olmuştur.
Allah (ﷻ) şöyle buyuruyor;
“And olsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Rasûlü'nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
Yine Allah (ﷻ) şöyle buyuruyor;
“İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy.” (En’am, 90)
Peygamberimizin bizleri bu mübarek ayın değerini bilip değerlendirmemiz için ve bu ayda ihlaslı bir şekilde diğer vakitlerde gösterdiğimiz ehemmiyetin daha fazlasını göstermemiz için bize bu mübarek ayın fazileti hakkında bazı şeylerden bahsetmiştir.
Şehid Şeyh Ebû Yahya El-Libi (rahimehullah)
“Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb 21)
21. Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
(Ahzâb, 33/21)
AHZAB SURESİ 21. AYET
21. İçinizden Allah'ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah'ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah'ta güzel bir örneklik vardır.
[İnsanlar dünyada amaçlarına ulaşabilmek için uygun örnek ve rehberler edinirler, bunların yollarını izleyerek, tavsiyelerine uyarak hareket edip istediklerini elde etmeye çalışırlar. Allah'a iman edip O'nun rızasını isteyen, âhirette lutfedeceği emsalsiz nimetlere mazhar olmayı uman ve daima Allah sevgisiyle yaşamak isteyen insanlar için eşi bulunmaz örnek, O'nun sevgili kulu, elçisi, rahmeti, şahidi, müjdecisi, davetçisi ve ışığı olan Muhammed Mustafa'dır. Hendek Savaşı'nda müminler, Hz. Peygamber'i örnek almışlar, ona itaat ederek dünyada önemli bir zafer kazanmışlar, âhirette ise büyük bir ödülü hak etmişlerdir. Ancak onun örnekliği yalnızca Hendek Savaşı'ndaki davranışlarında değil müminlerin bütün hayatlarında geçerlidir. Onun yaptıklarını yapmanın, izinden gitmenin hükmü üzerinde durulmuş, ortaya üç görüş çıkmıştır: 1. Onu örnek almak farzdır, aksine bir delil bulunmadıkça her yaptığı yapılmalıdır. 2. Onun örnekliği, aksine bir delil bulunmadıkça müstehaptır (tavsiye edilmiştir). 3. Dini konularda birincisi, dünya işlerinde ikincisi doğrudur. Bize göre başta Kur'an olmak üzere diğer deliller ve karîneler de göz önüne alınarak her fiili ve sözü ayrı ayrı değerlendirilir, bağlayıcı olup olmadığı tayin edilir. Genellikle tefsir ve fıkıh âlimleri de böyle yapmışlardır.]
Sayfa 419Kitabı okudu
