“Allah Beni Yaratırken Bana mı Sordu?” (Doç.Dr. Ahmet Emin Seyhan)
"BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ARTAR, FİKİR PAYLAŞTIKÇA GELİŞİR" “Allah Beni Yaratırken Bana mı Sordu?” Allah Teâlâ ile kul arasındaki ilişkiyi “kral-köle ilişkisi” gibi zanneden ve öyle göstermeye çalışanların yanıldıklarının en bariz ifadesi işte “sapkın bir kulun çok rahatlıkla yukarıdaki cümleyi kurabiliyor ve Yüce Yaratan’a meydan okuyor”
BİR DESTAN GİBİ: İMALÂT-I HARBİYE
Osmanlı Anadolu'su, her türlü sanayi tesislerinde, teknik cihazlanmalardan, santrallardan ve bu arada sanayi ve teknik alanında yetişkin insan kadrosundan yoksun bir ülkeydi. Zaten Osmanlı Türkiye'si, bir açık pazar, bütün endüstriyel ihtiyaçlarını yabancı ülkelerden satın alan ilkel bir tarım ve hammadde üreticisiydi. Bir yarı
Reklam
Subay ve Komutan'ın ikinci bölümü çok önemlidir. Subay, kalp, güven kazanacak ve arkasına alacağı insanlara moral desteği verecek.. Bu bölümün başından sonuna kadar olan birçok güzel sözleri dinledikten sonra: ''Askerlik, işlerin çekip çevrilmesi değil, insanların yönlendirilmesi ve yönetilmesi sanatıdır'' tanımına geri
10Kasım
"Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar". Mustafa Kemal Atatürk
"Ben manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülat önünde, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermedigimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor; milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telakkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçım olurlar." Ankara, 1933.
10 Kasım 1938...
10 Kasım 1938... Kimilerine göre bir yas, bazı kimilerine göre oyunlarını başlattığı bir başlangıçtır!. Her iki düşünce şunu da bilmeli; içimizde büyük ve derin üzüntü ırmakları aksa da, biz, Ulu Önder’in etten olan kısmıyla değil, acuna kazandıklarının ve Ülkü’sünün peşinden giden, her saniyede koskoca bir düşünce, derin bir felsefe ve bitmez
Reklam
488 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.