İnsanın anlam arayışını okuyan çoğu insan piyanist filmini de izlemiştir diye düşünüyorum. Karakter çetin ve gerçekten yürek burkan çileler yaşar. Hep özgürlüğüne kavuşmak eski mutlu günlerine dönmek ister ve filmin sonunda adamı mutlu mesut ve özgür bir şekilde piyano çalarken görürüz. Klişe hollywood filmi işte. Oysa ki bu kitap kampta yaşanan gerçek trajedileri anlatmanın yanında esaret günlerinin bittikten sonraki vaziyetlerini bir dalgıcın uzun süre sonra su yüzüne çıkınca vurgun yemesine benzetiyor. Memleketlerine dönen tutukluların kendilerini bekleyen hiç kimsenin kalmadığını ve yaşadıklarına karşılık sadece bir omuz silkme ile küçümsenmesine karşı oluşan ruhsal çöküntülerini anlatıyor.
Evladımın kişisel gelişimine yardımcı olabilmek için okurken kendi kişisel gelişimime de odaklanmam gerektiğini fark ettim. Sonuçta kimse adam akıllı bir içgörü sahibi değilken iyi bir pusula olamaz. Ebeveynlik doğruyu yapayım derken içine çekildiğimiz bir yanlışlar bataklığıdır. Dürüst olmak gerekirse biraz zorlandım kitabı bitirmekte ama yine de beğendim. Başarı odaklı stresli bir yetiştirilme tarzına sahip jenerasyon olduğumuz için düşünce tarzımızı değiştirebilmek adına tekrar tekrar okunması gerektiğini düşünüyorum.
Çocukluğuma döndüm. Yazım şekli tabi ki J. K. Rowling'in müthiş betimlemeleri ve hayal gücü ile süslenmiş satırları yerine oldukça yalındı çünkü aslında sahne metni şeklinde tasarlanmış. Sizde benim gibi biten hikayelerin ardından peki ya sonra ne oldu acaba diyorsanız hoşunuza gidecektir