Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizim için temel mesele şudur: Dünyaya, hayata ve insana dair genel bir kavrayış olmadan, toplumsal görüngüleri analiz edece ğimiz zemin her halükarda kaypak ve son tahlilde indirgemeci olmaya mahkum olacaktır. Bu sebeple, toplumsal gerçekliğin, bireysel varoluşla sadece maddi pratik bir alanda değil, manevi duyusal bir düzeyde de, zihinsel temasının veya etkileşiminin söz konusu olduğu bir noktada yoğunlaşarak analiz yapmayı daha uygun görüyoruz
Atomculuk, bireyin toplumsal bağlarından yalıtılarak açıklama birimi yapılmasıdır.
Reklam
Sosyal normların yaşaması, şüphesiz, belirttiğimiz gibi, kamu tarafından yaygın kabul görmelerine, yani onlara yeterli sayıda insanın uymasına bağlıdır (Bicchieri, 2006: 55). Bunun olabilmesini sağlayan ise bir bağlam içinde dikkatimize gelen olaylara dair yaptığımız yorumların ve anlamlandırmaların inanca dönüşerek aktif duruma dönüşmeleridir. Hemen yukarıda verdiğimiz itiraz hakkı örneğine geri dönelim. Öğrenci olarak notumuza resmen (not işlerine dilekçe vererek) itiraz ettiğimizi düşünelim. İtiraz ettiğimiz dersin hocasının davranışlarından itirazımıza alındığı izlenimini edinmiş olalım. Böyle bir olay, bizi itiraz hakkımızı kullanmaya ilişkin olarak düşündürtür ve hocamızın otoritesini sarstığımıza dair bir anlamlandırmaya sevk ettiğinde; itirazın menfi bir davranış olduğuna dair inanç geliştirebiliriz ve bir dahaki sefer böyle bir davranışta bulunmayı düşünmemeye başlayarak, söz konusu inancımızı aktif bir duruma dönüştürebiliriz (Böyle bir sürecin soyut olarak şemalaştırılması için bkz.: Bicchieri, 2006: 56). O halde, sosyal normları farklı kılan başka bir özellik, sosyal etkileşimlerimizin beklenti, tercih, kategorileştirme, ön-yargı, şartlanma şeklinde tezahür eden unsurlarıdır. Bunlar ise etki gü cünü ancak bir kültür içinde edindiklerinden; normlar da farklı kültürlerde, hatta aynı kültür içinde bile farklı bir mahiyet gösterirler (Bicchieri, 2006: 76).
2006 yılında Dr. Müeyyet Boratav, "Sakıncalı Doktor" başlığıyla mesleki anılarını da içeren bir kitap yayınladı (Boratav, 2006). Dr. Boratav'ın günlük gazetelere manşet olan ve tartışma başlatan çok ilginç bir anısı şöyle: Doktor olarak görev yaptığı ilçenin hastanesine aynı gece doğum yapmak
Tahayyül kudretini toplum(sal)laşma haline gelmiş sayacağımız esas durum, onun dilde tezahür etmiş olmasıdır (Castoriadis, 1993: 20). Çünkü dil, insanın temel bir semboller sistemi olarak diğer tüm sembollerin yorumlanabilmesinin bir vasatı olduğu gibi; herhangi bir şeyin bir anlam içermesi de ancak dilde ifade bulmasıyla mümkündür (Hertzler, 1965'ten aktaran Charon, 1989: 44-5).
Günümüz sosyolojisinin karşı karşıya olduğu temel mesele, ideal karşısında madde, eyleyen karşısında yapı, toplum karşısında birey değil; tözcülük karşısında ilişkisellik tercihidir.
Reklam
Yanılsamalardan arınmış nesnel yargı
Habermas'a göre, rasyonellik, her şeyden önce, "yanılabilir bilgiyi cisimleştirmek" olup; bunun olgularla bağlantısını kuran "nesnel" bir "yargılama" davranışıdır.
Sosyolojinin bir uzmanlık dalı olarak teknolojik özellik kazanması, onun insan dünyasını şeyleştirmesine, dolayısıyla yapay bölünmelere tabi tutmasına da sebep olmuş; alt-işbölümleri, uzmanlıklar geliştirerek sosyal olanı tümleşik (integrated) şekilde anlama olanaklarının kısıtlanmasına yol açmıştır (Benzer görüşler için bkz.: Seidman, 1991: 143).
Eylemlerimiz, davranış ve tutumlarımız, bizi insan yapan özelliklerden bağımsız değildir. Ama bizi insan yapan özellikler de ancak eylemlerimiz içinde bize görünürler, yeniden şekillenirler, hatta kaybolabilirler. Hayata bir boşlukta gelmediğimiz gibi, hayatın da bir boşlukta oluşmadığını akılda tutmamız gerekiyor. Gördüklerimizden etkileniyor, etkilendiklerimiz üzerine düşünüyor, akıl erdiremediklerimiz karşısında şaşırıyor veya aşkın, mucizevi açıklamalara yöneliyoruz.
Arketipler
Her insan toplumunda karşılaştığımız mitoslarda, masallarda, dinlerde, rüya ve fantezilerde ifade bulmuş olan ve Jung'un "Arketip" dediği belli motifleri kapsayacak genişlikte kullanılmaktadır.
Reklam
Richard Sennett'in Otorite (1992) başlıklı çalışması, toplumsal eylemin biraz önce tanımladığımız yapısını somut olarak resme den bir materyaldir. Sennett, otorite olgusunu (toplumsal, kurumsal, politik türleriyle) analiz ederken; otoritenin insan eylemi olarak eşit olmayanlar arasında bir bağ olduğuna değindikten sonra, onu "yalnızlık", "kardeşlik", "ritüel" gibi başka bağlarla kıyaslar ve otoritenin toplumsal bir duygu olarak tam da niyetimiz, ne yaptığımız ve yaptığımızdan ne beklediğimiz döngüsü içindeki durumsal farklılıklarına işaret eder. .Sennett'e göre, örneğin otoriteye karşı çıkarken, belki kendi otoritemize itaat bekleme niyetini saklıyoruzdur. Otoriter olmayı reddederken, aslında bir ritüel içinde hissettiğimiz otoritenin üstünlüğünü ve güvencesini teslim etmiş oluyoruzdur. Nihayet, insanların kardeşliğinin her türlü otoriteden önce gelmesi gereken bir bağ olduğunu savunurken, söz konusu bağın tesis edilebileceğine dair bir etki yaratmak için gene otoriteye başvuruyoruzdur.
Hermönetik
Toplum bir yorumlama sistemi ise; toplumu anlamada yorumbilgisine (hermeneutics/hermönetik) duyacağımız ihtiyaç aşikardır.
İnsan herhangi bir edimde bulunurken maruz kaldığı duruma kaba bir gerçeklik olarak bakmamaktadır. Bir durum içinde her zerresine kadar bedeniyle bulunmakta, fakat o durumu zihinsel olarak kavramaya/kavramlaştırmaya çalışırken, bir yandan da değerleri, inançları, duygularıyla edimine anlam yüklemektedir.
Marx, Bunge'nin haklı olarak belirtmiş olduğu gibi, ekonomide "sistemist", sosyolojide "bütüncü (holist) ve politolojide "bireyci" sayılacak kadar, analiz düzeyinde kaymalar göstermiş bir düşünürdür.
102 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
İmgeler Dünyası
Klasik sosyoloji incelemelerinde mantık, metodoloji ve epistemolojiye çeşitli açıklamalar getirmiş olan yazar, sosyolojinin geleceğine de çeşitli analitik araştırma yöntemleri kullanarak çözümler sunuyor.
Toplumun Mantığı
Toplumun MantığıAli Yaşar Sarıbay · Sentez Yayınları · 201420 okunma
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.