Farklı kültürlerde yetişen iki kişinin hayatını birleştirmesini okuyoruz…
Piraye İstanbul’da yetişmiş Diş Fakültesi öğrencisi. Haşim ise Diyarbakır'da büyümüş öğrenimi için İstanbul’a gelen karakterimiz.
Evlilik sürecine girmeden kimseyi net tanıyamazsın derler büyüklerimiz. Haşim sayesinde bir kez daha tanık oluyoruz bu duruma. Piraye'yi evliliğe ikna edene kadar ondan sevgisini esirgemeyen, her problemi ortak bir karar sonucu çözüme kavuşturacağına söz veren bir beyefendi, ta ki ailesinin yanına Diyarbakır’a gelene kadar...
Ailesi ise geleneklerine bağlı, her konuda kendilerini söz sahibi gören ve tabi ki kız torunları olmasına rağmen erkek torun diye diretmeleri sonucunda Piraye’nin üzerine kuma getiren bir aile…
Kitabı okurken ben çok sorguladım, bir insan seviyorsa sevgisine böyle mi sahip çıkar diye. Haşim sevgisine sahip çıkamadı, ailesine karşı savaşamadı. Bir insan bir yabancının başarısını bile tebrik edebiliyorken, Haşim karısının başarısını bile kıskandı, onun hastalarıyla ilişkisini farklı yorumladı. Kitabın sonu üzücü gibi dursa da yaşattıklarının bedeli ödenmiş oldu bence. Piraye yapılması gerekeni yaptı.
Sevmek değil, sevgiye sahip çıkmak ve sadık kalabilmek mühim olan. Sevgiyle kalın:)