Jean-Paul Sartre'in ünlü eseri "Bulantı," modern edebiyatın en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Bu roman, insanın varoluşsal çatışmalarını ve anlam arayışını derinlemesine ele alırken, kendine özgü anlatımı ve felsefi derinliğiyle dikkat çekiyor. Bu makalede, "Bulantı"nın ana temasını, karakter analizlerini
Yarım yamalak biten bir kitap. Yeniden yeniden anlatılan olaylar, karekter ve bölüm fazlalıklarıyla dolmuş valla. Uşikava ne mana pardon? Yani gayet bir bölümün yetebileceği bir yeri var kitapta, neden sayfalarca yazılmış? Okurken de zaten bana hani, bir şekilde konuyu bağlayıp bunları birleştirelim diye yazılmış bir karekter gibi geldi. Bir de
Vakit kaybı olarak gördüğüm ve uzak durmanızı tavsiye edeceğim bir kitap ne yazık ki.Koskoca evli adamlar 18 yaş altinda çocukla ilişki yaşıyor, bu sapkın konuyu bile kitaba eklemiş. Zaten ana tema da bu. Polisiye gerilim filan değil.
Polisiye ya da gerilim olarak adlandırılamayacak kadar vasat , acemice ve boş bir kurgu. Aile konuları, Salazar'ın trajik geçmişi ve evliliği çocuk yapmaya çalışması, kardeşler arası ilişkiler, birkaç polisin aşk hayatı,aldatma konseptleri yaş farketmiyor, kadın kumar muhabbetleri, tarot falları, rüyalar... Mitolojiden kasıt ormanda iki metreden uzun tüylü bir yaratık ve ayı avı. Yazarın, polisiye hariç aklına gelen her konuyu gereksiz bir şekilde aktarımını okudum boş boş. 50 sayfasını cinayetlere ve gülünç derecede acemice soruşturmaya ayırdığını düşünelim, kalanı hep saçma sapan diyaloglar.Kadın yüz vermedi diye iki gözü iki çeşme ağlayan erkekler, soruşturma esnasında sevgilisi ile kaçamak yapan polisler...
Kitapta sayfalar dolusu bunlar anlatılmış araya da birkaç cinayet koymuş ki bu bile o kadar acemice ki okurken _tabi gerçekten polisiye gerilim okuyucusuysanız ve gerçekten okuduysaniz anlarsınız ancak, inanılmaz mantık hataları görüyorsunuz. Tutarsızlıklar, basitlikler anlatmakla bitmez. Kısaca Pr çalışmalarının ağına düşen şişirilmiş bir kitap. Hele o kurabiye konusu hem iğrenç hem de anlatımda fark edilmeden yapılan hatadan dolayı gülünçtü. 3 kitabını da almış biri olarak ben yandım siz yanmayın diyorum.
Genelde bu tip popüler olmuş romanları okumam bir de yazarı kişisel gelişim konusunda popülerse kitaba bakmam bile! Ancak, kitap kulübümüzdeki arkadaşım yazarın farklı bir tip olduğundan ve
Çırak kitabını okuduğundan bahsetti ve çok övdü. Ben de
Havass romanına bir şans vermek istedim.
Ayhan Özden'in "Havass" romanı, gizemli casusluk ve entrikalarla dolu bir macera sunuyor. Romanın temposu ve akıcılığıyla sürüklenirken, zaman zaman karakterlerin iç dünyalarının daha derinlemesine işlenmesini arzuladım. Aytuğ Altındal'ın karmaşık kişiliği ve Juna ile olan ilişkisi oldukça ilgi çekici, ancak bazen detaylara daha fazla odaklanabilirdi. Yine de, Illuminati ve ezoterik sembollerin romanın merkezine yerleştirilmesi, hikayeye gizemli bir boyut katıyor ve okuyucuyu etkisi altına alıyor. "Havass," hayal gücü ve araştırma yeteneğiyle dikkat çeken Ayhan Özden'in kaleminde hayat bulan bir eser olarak kesinlikle dikkate değer.