"ÜZÜLME!
İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
O halde ne diye üzülürsün ey can?
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;
Gece gibi kapkaranlık nefsini yak!
“Derdim var” diyorsun;
Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki; sendeki derdi
SEVMEDİM.
Söze neden 10 üzerinden 1 puanı uygun gördüğümle başlamak, sanırım en iyisi olacak. Bu puan, yazarın tabi ki yeteneğine değil, çünkü bu zaten komik olur. Bu puan, bu kitabın bana ne kadar hitap ettiğine verildi, yani hiç ETMEDİ.
Beni rahatsız eden hususları sonlara doğru değinmek üzere bir kenara itip, kalan konularla ilgili birkaç
o gün uyku tutmamıştı bir şeyler yazmıştım notlarıma
Şaşkınız. Her günden çok farklı bir güne uyandık. Ruhumuzda olan sarsıntılar bir yana, bu denli bir şeyi beklemiyorduk. Ölüm çok yakın bir o kadar soğuk gibi. Belki de tedirginlik üşütüyor bizi. Ne yapacağı belli olmayan duygular içerisindeyim. Dua; en çok sarıldığımız şey, çaresizlerin kalkanı. Her şey bir yana Allah var gam yok. Endişeye de mahal yok, vardır bir hikmeti. Allah'ım kelimelerin kifayetsiz kaldığı bu zamanda bizi bize bırakma, bize yardım et, sensin her şeye hükümran.06/02
Aşk mıdır ki bî vefa güller elinden geceler
İnletip bülbülleri ta subh-u güya eyleyen
Neredeyse 2 buçuk haftada sindire sindire okuduğum bu kitap, Kara Fazlî’nin 2450 beyitlik Gül-ü Bülbül’ünün Türkçeleştirilmiş halidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’ya ithaf edilmiş olup, ithaf edilen kişiden de anlaşılacağı üzere Divan