Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nermin

52 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Genç bir delikanlı, patronunun hastalanması sonucu işlerin başına geçmesi için kendisinden teklif alır. İşi tüm ısrarlar sonucu kabul etmesiyle birlikte iş adamının evine taşınır. Zaman geçtikçe evin hanımı ile birbirlerine hisler duymaya başlarlar. Peki, bu yasak aşk yaşanabilecek midir? Gün gelir delikanlı iş gereği uzak ülkeye gitmek zorunda kalır. Orada kaldığı süre boyunca hayalini kurduğu tek şey geri döneceği ve kadına kavuşacağı gündür. İşler düşündüğü gibi gitmemektedir. Geri dönüş yapacağı zaman ülkede I. Dünya Savaşı patlak verir ve gittiği ülkede bir nevi mahsur kalır. Aşkları dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Delikanlı bir gün geri döner fakat her ikisinin de hayatı değişmiştir. Yıllar sonra bir araya geldiklerinde hissettikleri duygular hala aynı mıdır? Zaman, aşklarına gölge düşürecek midir? Sorularımızın cevabını bu kısa hikayenin sonunda öğrenmiş olacaksınız. İyi okumalar!
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,6bin okunma
Reklam
223 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Zenci Adası’ndaki gösterişli bir malikaneye mektup ile davet edilen on kişi ev sahibini tanımasa da adaya giderler. Bu on kişi hayatlarının bir bölümünde verdikleri kararlar, yaptıkları hatalar ve umursamazlıkları sebebiyle davet edilir. Ev sahibinin aslında kim olduğunu hatırlamasalar da bu daveti bir tatil olarak düşünmektedirler. Adaya vardıklarında evde ev sahibi yoktur ve onları büyük bir sürpriz beklemektedir. Zaman ilerledikçe on kişinin sırları bir bir açığa çıkmaktadır. Davet bir tatile değil ölüme dönüşür. Kitap, bir şiirden esinlenerek seri cinayet işleyen bir katili anlatmaktadır. Kitabın sonunda katilin kim olduğunu öğrendiğinizde oldukça şaşıracaksanız. On Küçük Zenci, daha önce Agatha Christie okumayanlar için iyi bir başlangıç olacaktır.
On Küçük Zenci
On Küçük ZenciAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201832,4bin okunma
107 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Márquez bizlere çocukluğunu geçirdiği yerde yaşanmış olan bir cinayeti kaleme alır. Bu, işleneceği halk tarafından bilinmesine rağmen kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetidir. Öldüren ve öldürülen kitabın ilk sayfalarında belirtilmektedir. Kitapta; cinayetten önceki süreç üzerinde fazlaca durulmakta, halkın düşüncesi ve eylemde bulunup bulunmadıkları üçüncü kişi tarafından bizlere aktarılmaktadır. Santiago Nasar; yakışıklı, özgür ve bilhassa hovarda olan ama öldürüleceğinden asla haberi olmayan genç bir adamdır. Olayın yaşandığı yer; bekaretin öneminin fazla, erkek egemen ve törelerin geçerli olduğu bir toplumdur.. Ve namus için cinayet bile işlenebilir. Hatta kitabın bir karakteri şöyle bir söz söylemektedir: “Tahmin edebiliyorum çocuklar, namus meselesi beklemez.” Bu toplumda da kadın ve erkek ayrımı güçlü bir boyuttadır. Her iki cinsiyetin de yapmaktan sorumlu olduğu alanlar birbirinden ayrılmaktadır. Kitabın son satırlarında Santiago Nasar’ın Wene Hala’nın sorusuna karşılık verdiği cevap fazlasıyla yürek sızlatmaktadır. Oldukça akıcı ve kolay bir dile sahip olan bu kitabı okuyup hala böyle düşünen toplumların olduğunu da aklımıza getirerek 1981’de kaleme alınan Kırmızı Pazartesi’den bu yana pek de bir şey değişmediğini söylemek mümkün.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
206 syf.
·
Puan vermedi
·
28 günde okudu
Darlington Malikanesi’nde başuşak olarak çalışan Stevens, işvereninin verdiği izin sayesinde İngiliz taşrasına altı günlük bir geziye çıkar. Bu gezi sürecinde gittiği yerleri, karşılaştığı insanları ve geçmişe yönelik anılarını bizlere aktarmaktadır. Düşünceleri arasında yer alan en önemli konu, bir başuşağın sahip olması gereken temel özellik olan ‘vakar’ın aslında ne olduğu ile ilgilidir. O’na göre hayattaki en önemli şey, bir başuşağın verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmesidir. Stevens’ın sahip olduğu mesleki ilkeler yüzünden hayatı boyunca yaşadığı pişmanlıklara ve hayal kırıklıklarına şahit olmaktayız. Stevens, eski ve yeni ev sahiplerine karşı düşüncelerini de bizlere anlatmakta. Bir başuşak olarak tüm kötü düşünceleri de örtbas etmeye çalışmaktadır. Romanı özel kılan şey konusundan ziyade dili ve konuyu işleme şeklidir. Cümleler bir solukta okunmakta, okuyucuyu sıkmamaktadır. Bu roman, Nobel ödüllü bu yazar ile tanışmak için iyi bir ilk adım olacaktır. İyi okumalar!
Günden Kalanlar
Günden KalanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20185,2bin okunma
192 syf.
7/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Toplumun yarattığı normlara karşı çıkan, tekdüze bir hayat sürmek istemeyen ve herkes gibi davranmayan bir adam olan Bay C’nin hikayesi... Çevresinde herkes gibi olmaya davet eden işaretler var; onlar gibi yemesini, içmesini kısacası onlar gibi hareket etmesini empoze eden işaretler... Bay C, maddi sıkıntı yaşamayan, hayatını aylak aylak devam ettiren ama bir yandan da hayatında bir amaç edinmeye çalışan bir adamdır. Merkezine koymaya çalıştığı kendisinin de henüz ne olduğunu bilmediği ‘O’dur; kitapta ‘O’ ile kastedilen bir zamir değil, arayışında olduğu şeydir. Yusuf Atılgan, kitapta karakterin iç dünyasını güçlü kalemi sayesinde ustalıkla bizlere aktarmaktadır. Bakalım Bay C. ‘O’na kavuşabilecek midir? İyi okumalar!
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,9bin okunma
Reklam
152 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Kitap, aniden ölen babalarının ardından tek başlarına hayatlarını devam ettirmeye çalışan kardeşlerin hikayesini işlemektedir. Olayları, anlatıcı rolündeki küçük kardeş bizlere anlatmaktadır. Babaları tarafından toplumun dışında büyütülen, hiçbir zaman köye gitmeyen ve yabancı insanlarla birebir ilişki kurmayan kardeşlerin zorlu hayatını öğrenmekteyiz. Kitaba ismini veren küçük kızı sayfalar arasında aramaktayız çünkü anlatıcı, “Biz babamın iki oğluyuz.” demektedir. Sayfalar ilerledikçe küçük kız karşımıza oldukça dramatik bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bu küçük kızın yaşadıkları ve bu olaylara bakış açısı biz okuyucuları derinden etkilemektedir. Yazarın anlatım tarzından bahsetmek gerekirse, cümleler akıcı değildir çünkü devrik cümleleri ve yaptığı kelime hatalarını isteyerek yapmaktadır. İyi okumalar!
Kibritleri Çok Seven Küçük Kız
Kibritleri Çok Seven Küçük KızGaetan Soucy · Can Yayınları · 2016539 okunma
62 syf.
8/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
“Sana, beni asla tanımamış olan sana” diye başlayan bir aşk ve bir o kadar da veda mektubu. Satırları okurken kendinizden de hatıralar bulabileceğiniz muhteşem bir eser. Her birimiz ilgi duyduğumuz insan tarafından önemsenmemiş, bizi biz olarak tanımamış olan birine karşı içimizde his beslemişizdir. Mektubu yazan karakterimizin yıllar geçse bile aşkında hiçbir azalma olmamıştır. Kendisinden haberi olmayan, O’nu o olarak değil de sokaktaki herhangi bir yabancı kadın gibi tanıyan adama bir mektup kaleme alıp ölmeden önce içinde biriktirdiği her cümleyi satırlara dökmekte. Bazen kadının duyduğu bu hissi abarttığını düşünebilirsiniz. Unutmayın ki bu his çocukluğundan başlamakta. Derin bir his ve tutkuyla bağlı olduğu bu adamı unutması pek mümkün değildir. Kitap bir solukta bitirebilecek kadar akıcı. Her sayfada içinize işleyen cümleler bulacaksınız. İyi okumalar!
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225bin okunma
90 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve Seksen Günde Devr-i Alem kitaplarıyla tanıdığımız Jules Verne, Doktor Ox’un Deneyi’nde bizi oldukça şaşırtmaktadır. Quiquendone adlı hayali bir kentte insanlar sakin ve soğukkanlı bir şekilde hayatlarını devam ettirmektedir. Karar alma süreçlerinde yetkili kişiler bu yavaşlıktan dolayı bir türlü karar alamamaktadır; fakat halkın bu yaşantısı Doktor Ox’un sokakları ve binaları aydınlatma projesiyle değişmeye başlar. İnsanlar sebepsiz yere öfkelenmekte, birbirlerine ağıza alınmayacak sözler sarfetmekte ve tüm bu değişikliklerin sebebinin Doktor Ox’un deneyde kullandığı saf oksijen gazı olduğunu bilmemektedirler. Doktor Ox’un halkı kobay olarak kullanarak yaptığı bu deneydeki kuramı ise şudur; erdem, cesaret, yetenek, zekâ, hayal gücü gibi nitelik ya da özellikler yalnızca bir oksijen sorununa bağlı olabilir miydi? Oldukça yalın ve akıcı üsluba sahip olan bu kısa hikayeyi bir çırpıda bitirmeniz mümkün. İyi okumalar!
Doktor Ox'un Deneyi
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,1bin okunma
50 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Zweig’ın bu kitabı okuyucuyu derinden etkileyen üç kısa hikayeden oluşmaktadır. Bu hikayelerde toplum tarafından dışlanan insanlar üzerinden insanlığın geldiği son durumu tahlil edilmektedir. İlk hikaye olan ve kitaba da adını veren Lyon’da Düğün, Fransız Devrimi zamanında ölüme yürüyen bir grup insana umut aşılayan bir aşkı anlatmaktadır. İki Yalnız İnsan, iki insanın görüntüleri sebebiyle toplumdan dışlanmalarına neden olan eksikliklerini birbirlerinde tamamlamalarını ele almaktadır. Son olarak Wondrak ise, Zweig’ın savaş karşıtı hikayelerinden biri. Önceki hikayede olduğu gibi çirkinliğiyle alay edilen ve bunun sonucunda toplumdan uzaklaşmış bir insanın -kadının- sahip olduğu tek varlığı olan oğlunu tüm çabalarına rağmen zorla askere gönderilmesi anlatılmaktadır. Tüm bu üç hikayenin ortak noktası; insanların yaşadıklarının birer yazgı değil, insanlığın iflasının bir sonucu olduğu tanıtım yazısında da yazmaktadır. İyi okumalar!
Lyon'da Düğün
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202130,9bin okunma
254 syf.
8/10 puan verdi
·
76 günde okudu
Kitapta; tesadüf eseri tanışan iki gencin –Ömer ve Macide- maddi ve manevi zorluklar sonucunda evlenmesi ve söz konusu yıllarda ülkedeki milliyetçilerin durumu anlatılmaktadır. Sabahattin Ali, Ömer üzerinden her insanın içinde bir şeytanın bulunduğuna ve başı sıkıştığı zaman içindeki bu şeytana sığındığına dikkat çekmektedir. Gerçekten suçlu olan bu şeytan mı yoksa zorla karşılaşınca gerçekle yüzleşmekten kaçan insan mı? Kitapta Ömer ile ilgili satırları okurken kendimizden de parçalar buluyoruz. İlk başta bir aşk hikâyesi gibi algılansa da Sabahattin Ali karakterler ve yaşanan olaylar üzerinden okuyucuya oldukça etkili mesaj göndermektedir: 1940 insanlarının psikolojik incelemesi ile dönemin felsefi, siyasi, toplumsal ve bireysel eleştirisi ve nicesi. Ömer de çoğu insan gibi hakikatleri görmekten kaçıp belki de bir maskenin altına sığınmakta ve her defasında yaptığı vicdan muhakemesini yine kaybetmektedir. Çevremizdekilerin bizler hakkında öğrenmesini istemediğimiz yahut onlara açıkça ifade edemediğimiz şeyleri kendi iç dünyamızla –içimizdeki şeytanla- münakaşa ederiz. Sizler de içinizdeki şeytanı -kendinizi- kabullenmek ve onu açığa çıkarmak için ilk adımı atın ve Sabahattin Ali’nin benzersiz eseriyle tanışın. İyi okumalar!
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,9bin okunma
Reklam
187 syf.
8/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Rivayete göre Kumarbaz, Dostoyevski’nin kumar borçlarıyla başının dertte olduğu bir dönemde yayınevi ile yaptığı sözleşme üzerine beş ay içinde yazması gereken ama bu sürenin bitimine bir aydan az vakit kaldığında hızla yazdığı bir kitap. Romanda bir kişinin sahip olduğu iki tutkudan bahsedilmektedir: aşk ve tutku. Asil bir ruha sahip Aleksey İvonaviç’in sevdiği kızın borçlarını ödeyebilmek adına rulete başlaması ele alınmaktadır. Kumar masasından ayrıldığında zengin olmuştur fakat kumarı bırakabilecek midir? Kumarı sadece rulet masasında değil sevdiğinin tek sözü üzerine tehlikeli işleri gözü kapalı yeri ne getirirken de oynamaktadır. Karakterimiz için önemli olan kazanmak veya kaybetmek değildir. Önemli olan o an alınması gereken riski göze almaktır. Bir yanda kumarı kazanınca hissedilen büyük haz bir yanda da kaybedilince hissedilen hayal kırıklığı yer almaktadır. Dostoyevski, kumar tutkusu olan Aleksey’in rulet başındayken yaşadığı psikolojiyi yalın ve kendine has üslubuyla anlatmaktadır. İnsan ruhunun derinliklerine yolculuk yapmak isteyenler için Dostoyevski yine iyi bir rehber olacaktır.
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,8bin okunma
266 syf.
8/10 puan verdi
·
29 günde okudu
•Cesur Yeni Dünya; anne, baba, aile kavramlarının müstehcen karşılandığı ve tüm duygu kavramlarının olmadığı bir ütopya. Bu ütopyada doğum denilen olay yaşanmaz, insanlar gelişmiş teknoloji sayesinde makinelerde doğar, geliştirilir ve şartlandırılır. Statülerine göre de Alfa, Beta ve Epsilon gibi sınıflara ayrılır. Bu dünyada hakim olan düşünce “Herkes, herkes içindir.” Herkes duygusal bağ kurmadan istediğiyle birlikte olabilmektedir. Kadınların çoğu kısırlaştırılmıştır, kısır olmayanları ise Malthus alıştırmalarına tabi tutulup hamileliklerinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. •Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nden okuldaki derslere kadar herkes şartlandırmaya tabidir. Böylelikle, başka bir ütopya ve her şeyin teknolojiden bağımsız şekilde doğal olarak yaşandığı Ayrıbölge’de hakim olan tutumluluktan harcama zorunluluğuna geçiş sağlanabilmektedir. Ayrıbölge’de inanılan Tanrı’nın yerini bu ütopik dünyada üretim hattının ve T model araba tipinin mucidi olan Ford almıştır. Herkes doğuştan üretime katkı bulunabilecek şekilde şartlandırılmaktadır. Üzüntüye burada asla yer yoktur. Bir gramı bin musibet savuşturur düşüncesiyle soma denilen hap herkesi mutlu bir hale getirir. •İlk sayfalarda kitabın akıcılığı -benim için- zayıf olsa da ilerleyen sayfalarda olayların ve karakterlerin netleşmesi kitabın bir solukta okunmasına katkıda bulunuyor. Teknolojinin giderek geliştiği şu günlerde kitapta yaşanan olayların yaklaşıyor olması pek de imkansız görünmüyor açıkçası!
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,4bin okunma
186 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bu yaşıma gelene kadar aslında okumam gereken bir kitaptı Şeker Portakalı. Küçük Zeze’nin nasıl tabir etsem acı dolu hayatı karşısında üzülmemek mümkün değil. Her dayak yiyişinde siz de aynı acıyı hissediyorsunuz onunla birlikte. Yaşına göre oldukça akıllı ama bir o kadar da yaramaz bir çocuk Zeze. Büyüdükçe büyük sıkıntılar yaşayarak tüm duyguları küçük olmasına rağmen tadar. Sahip olduğu şeker portakalı fidanı ve Portekizli ile kurduğu arkadaşlık bağını günümüzde hangimiz bu denli yaşayabiliyorduk ki? Onlarlayken hissettiği heyecan ve mutluluğu sayfaları okurken sanki biz hissediyoruz. Vasconcelos; hüznü, mutluluğu ve heyecanı anlatım tarzıyla okuyucuya derinden iletmeyi başarıyor. Sizler de Şeker Portakalı ile henüz tanışmadıysanız bir an önce tanışmanızı öneririm. İyi okumalar!
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,5bin okunma
448 syf.
6/10 puan verdi
·
43 günde okudu
Elif Şafak’la tanışmamı sağlayan İskender, O’nun kaleminden okuduğum tek kitap olma özelliği taşıyor. Okurken İstanbul, Londra ve Abu Dabi üçgeni arasında sürükleniyorsunuz. Bazen Türkçe konuşurken bazen de Kürtçe ile karşılaşıyorsunuz. Elif Şafak’ın üslubunun akıcı olmasının yanında işlediği konu sizleri kendisine çekmeyi başarıyor. Kitapta; sevgi üzerine kurulmayan evliliklerin kısmen de olsa beklenen sonları, öfkeyle hareket ettikten sonra duyulan pişmanlığı, ataerkil toplumlarda kadınların ikinci plana atılması ve buna bağlı olarak bu toplumlarda törenin hakimiyeti anlatılmaktadır. Elif Şafak, karakterleri iyi analiz edebilmeniz için çok iyi betimliyor. İskender vurdumduymaz ve kabadayı gibiyken Yusuf ise bir o kadar naif ve dürüst. Pembe, geleneklere bağlı Kürt kadınıyken; Adem, sorumsuz ve kumarbaz. Esma, gelenek ile modern arasında denge kurmaya çalışırken; Tarık, bağnaz ve geleneksel. Elif Şafak ile henüz tanışmamışsanız “İskender” sizler için iyi bir başlangıç olabilir. İyi okumalar!
İskender
İskenderElif Şafak · Doğan Kitap · 201119,1bin okunma
·
Puan vermedi
Tahmin ediyorum ki; “Bu kitabı okumayan son kişilerden biriyim.” gibi hissetmişsinizdir. Ben de sosyal mecralarda bu kadar sık karşıma çıkan kitabı okuyayım diyerek almış bulundum. İyi ki okudum mu? Evet iyi ki okudum. Kendimizle bütünleştirdiğimiz etiketlerin -ben utangacım, ben duygusalım gibi- hayatımız boyunca bizi nasıl esir altına aldığını, hayatımızı bu etiketler çerçevesinde nasıl şekillendirdiğimizi sade ve anlaşılır bir dille bizlere aktarmakta. Herhangi bir konuda hissetmeyi reddettiğimiz duyguların bizim bir parçamız olduğunu ve bu duyguları dışardan gözlemleyen kişinin bizler olduğunu öğrenmekteyiz; çünkü bu duygulara karşı mücadele vermek ağır, kabul etmek hafifti. Bizlere ait olan hayatı işkenceye çevirmeden, duygularımızı kabul edip o şekilde yaşayabilmek bizler için en kolay ve doğru olandı. Sizler de kendinizi yakından tanıyabilmek, duygularınız ve düşünceleriniz ile daha rahat bir hayata sahip olabilmek için bu kitabı okuyabilirsiniz. İyi okumalar! Bu
Pembe Fili Düşünme
Pembe Fili DüşünmeZeynep Selvili Çarmıklı · İnkılâb Yayınları · 20189,4bin okunma
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.