Korku, dehşet, utanç, çekingenlik gibi duyguları başkalarının önünde açığa vurmaktan insanları engelleyen her şeyi bir kenara atmıştı, her şeyle oynuyordu o.
...ve sonunda, en sonunda, onca zaman sonra, tekrar yaşadığını, hayatta olduğunu bilmek. Bu bir saniyelik yaşamanın bedelinin ölüm olması hiç de fazla sayılmazdı.
O acıtan zevke içinden gelerek bıraktı kendini, buz gibi yanaklarından aşağı süzülen sıcak gözyaşlarını hissetti, o korkunç sessizlikte kendi hıçkırıklarını dinledi.
Yüreği hep yaşadığı anın içinde kayboluyordu, gerçeği söylerken yalan söylüyor, kandırmak isterken dürüst davranıyordu; tek bildiği, ne hissettiğiydi. Şimdi de damarlarından mutluluk ve taşkınlık akıyordu...