Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer dünya iyiyse bunu elbette bilelim, ama değilse bunu da bilmeliyiz. Her durumda dünyanın iyiliği veya kötülüğü sorunu felsefeden çok bilimin sorundur.
Sayfa 365 - Say, 2. baskı
Asıl olan, felsefenin bilginin peşinde olma çabasıdır ve bu çabayı, elde edeceğimiz bilginin ahlakımızı yüceltip yüceltmeyeceğini düşünerek kısıtlayamayız.
Sayfa 366 - Say, 2. baskı
Reklam
Gelecekte veya en azından kestirilebilir gelecekte insanı bekleyen tehlikeler doğadan değil, kendisinden gelecektir.
Sayfa 369 - Say, 2. baskı
MANTIK=MUTLULUK=ETHOS
Farabi, insanın mutluluk yolunda emin adımlarla yürümesini sağladığı için insanın önce mantık öğrenmesi gerektiğini belirtip, mantığı da ahlak gibi mutluluk yoluna yönelten bir vasıta olarak görür. Gazali de, mantığın dini ve diğer ilimlerde oynadığı önemli rolünden dolayı "mantık ilminden nasibi olmayanın ilmi­ne güvenilmez" demiştir.
Ünlü Stoacı filozoflardan Epikte­tos'tan mantık dersi alan bir öğrenci: -"Mantığı ispat bilimi olarak niteliyorsunuz; öyleyse mantık okumanın gerekliliğini ispatlayınız", der. Hocanın cevabı kısa ve açık olur: İspatın bağlayıcı olduğunu nasıl bileceksiniz?
mantık, matematik gibi a priori, fizik gibi emprik, doğa bilimleri gibi deneysel, metafizik gibi soyut bilimlerin; sosyal ve diğer manevi ilimlerin temellen­dirilmesinde önemli yer tutar.
Reklam
"Her şey değişme halindedir. Bir nehirde iki kez yıkanılmaz. Evren dina­miktir. Âlem, zıt kuvvetlerin çarpışmasından doğan devamlı bir değişme halindedir."
İSLAM MANTIKÇILARI
1. el-Kindi (801 - 873) (72 yaşında) 2. Farabi (870 - 950) (80 yaşında) 3. İbn Sina (980 - 1037) (57 yaşında) 4. Gazali (1059 - 1111) (52 yaşında) 5. İbn Rüşd (1126 - 1198) (72 yaşında) 6. Fahrettin er-Razi (1209) (Bilinmiyor) 7. Ebheri (1265) (Bilinmiyor) 8. et-Tüsi (1273) (Bilinmiyor) 9. Kazvini (1276) (Bilinmiyor) 10. Kadı Sıracüddin el-Ermevi (1283) (Bilinmiyor) 11. Kutbuddin er-Razi (1364) (Bilinmiyor) 12. Taftazani (1390) (Bilinmiyor) 13. Seyyid Şerif Cürcani (1413) (Bilinmiyor) 14. Fenari (1430) (Bilinmiyor) 15. İsmail Gelenbevi (1790) (Bilinmiyor)
Tecrübenin doğrudan doğruya verileri tanımlanamaz. Ör­neğin, renklerin, kokuların, tatların ve seslerin tanımı yapılamaz. Çünkü bunlar duyu organları ile doğrudan doğruya elde edilen verilerdir. Herhangi bir şeyi duyumsamamış birisine, o duyum tanımlanamaz. Sözgelimi, anadan doğma kör birine kırmızı anlatıla­maz, tanımlanamaz.
Sayfa 101Kitabı okudu
Bir ilimle ilgili tartışmalara girebil­mek için o ilmin terminolojisine vakıf olmak gerekir...
Sayfa 102Kitabı okudu
225 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.