Bitirince bittiği için yüreğinizde hüzün hissettiren nadir kitaplardan biri. Keşke bitmeseydi, dediklerinizden.
Kitapla Japonya kültürüne, 2. Dünya Savaşı'na, Viyana'ya, Nazi Almanyasına hatta İspanya'ya kadar bir yolculuk yapıyorsunuz.
Oldukça sürükleyici ve düşündürücü bir kitap. Kendi varoluşunu bulma yolunda çıktığı yolculukta karşılaştığı insanlar ve metaforlarla sınanan baş karakterimiz olan ressam ile birlikte siz de hayatınızı,varoluşunuzu sorguliyorsunuz.
Uzak Doğu kültürünün dinginliginin yanında insanlığın bilinç karmaşasına da tanık oluyorsunuz.
Ayrıca kitaptaki müzik donanımı, resim bilgisi, müthiş gözlemler çok etkileyici. Murakami'nin betimlemeleri zihnimizde eksiksiz olarak canlanıyor. Kitabı okurken sesler ve müzikler de arka planda kafanızda çalıyor. Bu başarı yazarı kendine hayran bırakıyor.
Sonra, kurgu çok başarılı. Kullanılan her kelime, her metafor işlevsel. Düş ile gerçeği çok başarılı bir şekilde birleştirmiş. Düş nerede bitiyor, gerçek nerede başlıyor veya varlık nedir, yokluk varlık mıdır, bütün bunları bir arada görüyorsunuz.
Kişiler de aslında birer kavramı karşılıyor. Biri aklı, diğeri sezgiyi,bir diğeri duyguyu temsil ediyor gibi.
Çoğu kişinin korktuğu sayfa sayısına rağmen bir çırpıda okunup bitecek oldukça sürükleyici bir kitap.
Keyifli okumalar..