Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

aporiagogh

Ben uyumaya çalışan bir bedendim ve aynı zamanda uyanık kalmaya çalışan bir zihin.
Reklam
Mortati, "Lütfen," diye karşılık verdi."Bazen,aklımız kalbimizin doğru olmasını dilediği şeye inanır."
Sayfa 562Kitabı okudu
"Tanrı için ölür müsün?" "Evet!Beni şimdi yanına al!" "Kilisen için ölür müsün?" "Evet!Lütfen kurtar beni!" "Peki ama...insanlık için ölür müsün?"
Sayfa 536Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tanrı, "Eğer sen değilsen," diyerek kamçılamıştı onu,o zaman KİM? Eğer şimdi değilse,NE ZAMAN? Eğer bu yolla değilse,NASIL? Tanrı ona,tüm insanlığı İsa'nın kurtardığını hatırlatmıştı...onları kendi umarsızlıklarından kurtarmıştı.Dehşet ve Ümit.Çarmıha gerilme ve yeniden dirilme.Dünyayı değiştirmişti. Ama bu binlerce yıl önceydi.Zaman mucizeyi yıpratmıştı.Sahte putlarına geri dönmüşlerdi,tekno-tanrılar ve aklın mucizeleri.Peki ya kalbin mucizeleri!
Sayfa 535Kitabı okudu
Söz konusu kişi annesinin onu kucağına aldığını ancak sonra erkek kardeşini gördüğünde kendisini bırakıp onu kucakladığını hatırlamıştır.Böylece zihnimizde onun yaṣam tarzına dair bir görüntü belirmiṣ olur.Kiṣi daima başka bir onun yerine tercih edileceğini düşünür.Dolayısıyla kalabalık içinde konuşamamasının nedeninin sürekli başka birisinin tercih edilip edilmediğini görmeye çalışması olduğunu anlayabiliriz.Aynı durum arkadaşlıkları için de geçerlidir.Hep ṣüpheci tavırlar içinde arkadaşlığı bozacak bir bit yeniği arar durur. Tecrübe üzücü olayın sisal olayın sosyal ilgisinin geliṣimine de nasıl ket vurduğunu görebiliriz.
Reklam
Zihnine yetersiz ve beceriksiz olmaması gerektiği düşüncesini kazıyan bir çocuk,amansız bir mücadelesinin sonunda kendini savaşçı bir yetişkin haline gelebilir.Böylece bir birey,diğerlerine göre daha büyük bir sıkıntı içindedir.
İnsan mükemmel bir güce,pençelere veya parçalayıcı dişlere sahip değildir;işte bu yüzden diğerlerinden ayrı yaşayamaz.Böylece toplu yaşamın başlangıcının temelinde bireyin yetersizliğinin yattığını anlıyoruz.
Kıyaslamadan yetiştirmeyi öğrenelim,bu yüzden kıyaslanmak nefret ediyorum.
İkinci çocuğun durumu da ayırt edicidir ve bireysellik taşır.İkinci sıradaki çocuğun konumu ilk çocuğun konumu ilk çocuğundan tamamen farklı bir yerdedir.İkinci çocuk için orada daima önden koşan ve kendini kıyaslayabileceği bir atlet, yani büyük kardeşi vardır.Genellikle ikinci çocuk o atleti yener ve bunun nedeninin büyük çocuğun böyle bir rakibi olmasına karşı duyduğu öfkenin aile içindeki konumunu etkilemesinden kaynaklandığını kolayca anlatrız.Büyük çoculk bu yarıştan korkar ve başarılı olamaz.İlk çocuğun değeri,ikinci çocuğu takdir etmeye başlayan ailesinin gözünde gün geçtikçe daha çok düşer.Diğer yandan ise ikinci çocuk daima önden gidenle kıyaslanır,bu sebeple hep bir yarış içindedir.Tüm kişilik özellikleri ailenin içinde yer aldığı bu ayrı konumıu yansıtır.Çocuk isyan eder ve gücü ya da otoriteyi tanımaz.
BU AİLE İÇİNDEKİ TUTUMU DEĞİŞTİRMENİN ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Aile içindeki bir başka ayrım da kız ve erkek çocuklarına farklı şekilde davranılmasıdır.Buradaki klasik tablo erkek çocuklarına çok fazla değer verilmesi ve kız çocuklarına hiçbir şeyi başaramayacaklarmış gibi davranılmasıdır.Böyle davranılan kız çocukları sürekli kendinden şüphe eder ve çekinceyle büyür.Hayatları boyunca çok fazla çekinip,daima sadece erkeklerin bir şeyleri gerçekten başarabileceği izleminin gölgesinde kalır.
Bazı satırlarda kendini bulabilirsin belki sende.
Bir çocuğun zihninde en yaygın etkilerden biri anne veya babanın gerçekleştirdiği aşırı cezalandırma veya suistimal etmeden kaynaklanan baskılama duygusudur.Çocuk bu etkiden kurtulmak için çabalar ve bu çaba kendini bazen psikolojik dışlama tutumuyla belli eder.Bu bağlamda sinirli babaya sahip kız çocuklarının,sinirli erkekleri dışlayan bir ilk kişilik örneği oluşturduğunu görürüz.Aynı durum sert mizaçlı bir anne tarafından baskılanmış erkek çocuklarının kadınları dışlaması olarak da karşımıza çıkar.Bu dışlama tutumu elbette çok çeşitli olarak ifade edilebilir:örneğin çocuk utangaç biri olabilir veya cinsel sapkınlara meyil edebilir(ki bu da kadınları dışlamanın başka bir yoludur).Bu tür sapkınlıklar kalıtsal değildir,çocuğun bu yıllarda çevresini kuşatmış olan etkilerden kaynaklanır.
Reklam
Rüyalar uyanık halimizde gerçekleştirmek istediğimiz planların ve tutumların duygusal bir provasıdır, ancak gerçek plan asla gerçekleşmeyebilir.
Şımartılmış bir çocuk,hayatın sorunlarıyla kısa sürede karşı karşıya kalır.Okula başladığında, kendini yeni bir sosyal sorunla birleşmiş yeni bir çevrenin içinde bulur.Arkadaşlarıyla beraber yazı yazmak veya onlarla oynamak istemez çünkü deneyimleri onu okulun toplumsal yaaşamına hazırlamamıştır.Aslında ilk kişilik örneği döneminde yaşadığı deneyimler onun böyle durumlarda korkasına ve daha da şımartılmak istemesine yol açar.
Sadece cesur,kendine güvenen ve dünyayı evi gibi hisseden insanlar hayatın hem zor hem de güzel yanlarını kendilerinin yararına kullanabilirler.Onlar asla korkmazlar.Zorluklar olduğunu bilirler ancak aynı zamanda bunların üstesinden gelebileceklerinin de bilincindedirler.Hayattaki tüm zorluklara;diğer bir deyişle çok çeşitli sosyal sorumluluklara karşı hazırlıklıdırlar.
KUSURLARIMIZ İLGİLENDİĞİMİZ ALANLAR MIDIR?
Bu bağlantıda keşfedilen ilginç bir bulgu da organlarında bozukluk olan çocukların tüm tecrübelerini kusurlu organının işleviyle ilişkilendirmeleridir.Örneğin; midesiyle ilgili sorunlar yaşayan bir çocuk yemeye fazla düşkün olurken,görme kusuru olan başka bir çocuk da görünür şeylerle daha fazla ilgilidir.Bu üzerine düşme durumu tüm insanları karakterize ettiğinden bahsettiğimiz kişisel algı şeması ile beraberlik içindedir.Böylelikle bir çocuğun ilgisinin kökenini bulabilmek için hangi organında kusur olduğunu anlamamız gerektiğini söyleyebiliriz.
Sadece hayatın hangi yönde ilerlediğini anladığımız vakit ileride atılacak adımları tahmin edebiliriz.
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.