Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Cenab-ı Hak fevz-i akdesten ruhlar üzerine durmadan ve ayrı seçi yapmadan tecelli eder. Fakat bu tecelliden her ruh kendi kabiliyeti miktarınca alır. Meselâ sen şu kitabı okuyor fakat anlamıyorsun, izah edersem biraz anlıyorsun. Fakat izahıma rağmen senden daha az anlayanlar da var. Yahut hiç anlamayan, hiç kavramayanlar da var. Meselâ bir şarkı okuyor, bir taksim yapıyor bir gazel söylüyor veya bir göbek havası çalıyorum. Dinleyenlerden, kimi gazelden hoşlanıyor, kimi şarkıyı beğeniyor, kimi de göbek havasından zevk alıyor." Semiha Hanım: - Mesnevi-i Şerif de de dişleri çıkmamış bir çocuğa ekmek yahut et yedirebilir misin? Ama dişleri çıkınca o bunları kendiliğinden ister, buyruluyor. "Öyle ya... Bir süt çocuğuna vakitsiz ekmek vermek hazımsızlığına belki de ölümüne bile sebebiyet verir. Yani, bir kimseye, kaldıramayacağı sözleri söylersen imanını kaybetmek tehlikesine düşer. İşte bunun için Resûlullah Efendimiz: Halka, akıllarının yettiği dereceden söyleyiniz, kendi aklınızın yettiği mertebeden değil... Buyuruyor. Çünkü herkes aynı istidat ve kabiliyete sahip değildir."
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Sayfa 334 - Ötüken