Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tekerlekler üzerinde kayan zindanımın karanlığında, yorgunluğumun ta derinliklerinden gelişmişçesine, sevdiğim bir kentin, kendimi mutlu hissettiğim belli bir saatin bütün bu alışılmış gürültülerini eskisi gibi, bir bir bulur gibi oldum. Gerginliğini yitiren havada, gazete satıcılarının sesi, küçük parktaki son kuşların ötüşü, sandviç satıcılarının bağrışması, kentin yüksek dönemeçlerinde tramvayların çıkardığı iniltili gıcırtılar ve göğün daha gece limanın üzerine çökmeden önceki uğultusu, bütün bunlar, benim için, cezaevine düşmeden önce bildiğim gözü kapalı bir gezintiyi düzenliyordu. Evet, bu saat, bundan çok zaman önceleri, kendimi mutlu hissettiğim bir saatti. Beni o zamanlar bekleyen, hep hafif ve deliksiz bir uykuydu. Ama yine de birşeyler değişmişti. Yarını gözlerken, kendimi yeniden hücremde buluverdim. Yaz göklerinde uzanıp giden o bildik yollar insanı günahsız uykulara da zindanlara da götürebiliyormuş demek.
Artık sakinleşmiş olan havada gazete satıcılarının bağırışlarını, parktaki son kuşların ötüşlerini, sandviç satıcılarının bağırışlarını, şehrin yukarısındaki dönemeçlerde tramvayların çıkardıkları iniltiyi ve gecenin karanlığı limanın üzerine çökmeden önce gökyüzünden gelen bu gürültüleri; bir körün gözü kapalı takip ettiği bütün bu şeyleri birer birer gözlerimin önünde canlandırıyordum.
Reklam
“Tekerlekler üzerinde kayan zindanımın karanlığında, yorgunluğumun ta derinliklerinden gelişmişçesine, sevdiğim bir kentin, kendimi mutlu hissettiğim belli bir saatin bütün bu alışılmış gürültülerini eskisi gibi, bir bir bulur gibi oldum. Gerginliğini yitiren havada, gazete satıcılarının sesi, küçük parktaki son kuşların ötüşü, sandviç satıcılarının bağrışması, kentin yüksek dönemeçlerinde tramvayların çıkardığı iniltili gıcırtılar ve göğün daha gece limanın üzerine çökmeden önceki uğultusu, bütün bunlar benim için cezaevine düşmeden önce bildiğim gözü kapalı bir gezintiyi düzenliyordu. Evet, bu saat, bundan çok zaman önceleri, kendimi mutlu hissettiğim bir saatti. Beni o zamanlar bekleyen hep hafif ve deliksiz bir uykuydu. Ama yine de bir şeyler değişmişti. Yarını gözlerken kendimi yeniden hücremde buluverdim. Yaz göklerinde uzanıp giden o bildik yollar insanı günahsız uykulara da zindanlara da götürebiliyormuş demek. ”
karanlik çökmeden
Sanki seni çok eskiden beri taniyormusum gibi hissediyorum,Eddie. Ama birbirimizi nihayet buldugumuz şu an da bu aşkin ellerimizin arasindan kayip gitmesine izin veremeyiz. Çocuk değisimin yaklaştigini hissesiyor. Hayatta bazi riskleri almazsak ödeyeceğimiz bedel bazen çok daha büyük olabilir derken hakliydin. Bunu şimdı anliyorum. Onu terkediyorum. Bu gece gel , June.
Sayfa 362 - inkilap yayinlariKitabı okudu
Karanlık çökmeden evde ol ! Yoksa şeytana hesap verirsin.
'Sonra her şey pek çabuk olup bitti. Oturuma son verildi. Arabaya binmek için Adliye Sarayı'ndan çıkarken kısa bir an yaz akşamının kokusunu, rengini yeniden hissettim. Arabanın karanlığı içinde ve duymakta olduğum yorgunluğun derinliklerinde, sevdiğim bir şehrin ve günün bir saatinin bütün alışılmış gürültülerini birer birer tekrar bulur gibi oldum, günün o saatinde bazen kendimi memnun hissettiğim de olurdu. Artık sakinleşmiş olan havada gazete satıcılarının bağrışmalarını, parktaki son kuşların ötüşlerini, sandviç satıcılarının bağırışlarını, şehrin yukarısındaki dönemeçlerde tramvayların çıkardıkları iniltiyi ve gecenin karanlığı limanın üzerine çökmeden önce gökyüzünden gelen bu gürültüleri; bir körün gözü kapalı takip ettiği bütün bu şeyleri birer birer gözlerimin önünde canlandırıyordum. Evet, çok zaman önce kendimi memnun hissettiğim saatti bu. O zaman beni bekleyen şey, rahat ve rüyasız bir uykudan ibaretti. Fakat ne de olsa değişmiş bir şeyler vardı; çünkü yarını beklerken, kendimi yine hücremde buldum. Sanki yaz göklerinde uzayıp giden aşina yollar, insanı masum uykulara olduğu kadar, hapishanelere de götürebilirmiş gibi.'
Reklam
Uzun gece çökmeden, son, ümitsiz savaşta dağlar nöbet tutacak, ve ölüler koruyacak, çünkü mezar engel değildir çağrıma.
Tahsin Yücel Yazın gene Yazın adlı deneme kitabında yazarı tarif ediyor. Benim büyük ölçüde katıldığım bu tarif,aslında hangi soydan gelen yazarlarla ilişkilendiği mi de ortaya koyuyor. Şöyle diyor Yücel: ‘’Denilebilir ki yazar iktidarın karşısında, patronunun karşısında, güncelin, ünün,paranın,herkesin,her şeyin karşısında diz çökmeden,ayakta yazan kişidir.karşısında yanında,varlığından bile habersiz ama hep ayakta. Bu yüzden olacak,dün olduğu gibi bu günde, soytarıların tüm saraylarda küçümsenemeyecek bir yeri bulunmasına karşılık, güç ve düzen gerçek yazarı her zaman düşman bilmiştir.’’
" Efendimiz bizzat namazda hayvanlara benzer bir hey'etten men etmişlerdir.O deve çöküşü gibi çökmeden,tilki iltifatıyla sağa sola bakmaktan,yırtıcı hayvanlar gibi yayılarak secde etmekten,köpek oturuşundan,karga gagası vurur gibi çabuk secde yapmaktan,selam verirken hareketli atların kuyrukları gibi elleri kaldırmaktan men etmişlerdi.Namaz kılanın adeti hayvanların adetlerinden tamamen ayrı bir şeydir."
Sayfa 263Kitabı okudu
964 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.