Biruni, dünyanın yuvarlaklığını hiç tereddüt etmeden kabul etmekle beraber, her şeyi arzın merkezine çeken cazibeyi de tespit etti ve hey'et esaslarının hem küre-i arzın her gün kendi mihveri ve her sene güneş etrafında döndüğünü hem de aksini tasavvur etmekle izah edilebileceğini ileri sürdü.
Cahil sofu, değirmenin eşeği gibidir. Beşikten mezara ilim tahsil edin.
Evladın babadan alacağı en kıymetli miras iyi bir tahsildir.
(Hadis-i Şerif)
0'ı bulan müslüman Harezmi...
Hiçbir itiraza imkân yoktur: Her ne kadar (Euclide) in ismi büyükse de, bizim Rönesansımızın rıyaziyye hocaları Yunanlılar değil, Müslümanlardır.
Bundan sonra gözden geçireceğimiz riyazi ilimlerin karanlık Garba İslâmiyyetten intikal etmiş olduğunu bir an için bir tarafa bırakalım: Yalnız şu on şekilden ibaret rakam sistemimizi, bugünün dünya kültüründen kaldıracak olursak, acaba ortada şu atom medeniyyetinden ne kalır?..
Tahsil cihad-ı mukaddestir.
İlim tahsil edin: Zira tahsil, bizim düşmanlarımıza karşı silahımızdır.
İlimler hazinelerdir; sualler de onların anahtarlarıdır.
(Hadis-i Şerif)
"İslâm şevket ve kudretinin üçüncü bir unsuru da bütün mü'minlerin, aralarında hiç bir renk, menşe' ve içtimai mevki farkı olmamak şartıyla kardeşliklerinde ve Allah'a karşı müsavî olduklarında ısrar etmesinden mütevellittir."
H. G. WELLS
Sayfa 39 - Abrégé de I'histoire du monde 1930 Cenevre s:185Kitabı okudu
Müslüman-Şarkla Hıristiyan-Garbın dini mimarileri, Fahr-i Kâinat'ın nûrâni eliyle çizmiş olduğu bir bina plânından doğmuş demektir.
Şam (Emevi Camii)nin umumi çizgilerinin doğrudan doğruya Medine'deki Mescid-i Saâdet'den mülhem olduğu tesbit edilmiştir.
"İhtidâlarından evvel (Türkmen) ismiyle de anılan Guzlar yâhut Oğuzlar, altıncı asırda şimal İmparatorluğunu kurmuş olan ve o tarihten itibaren garba doğru ilerleyen Türk boylarından mürekkep büyük bir câmia teşkil ediyorlardı. Bu Türkler İslam arâzîsine girdikten sonra, vâzılı ve sâde iman esaslarını şiddetli zekalarına uygun buldukları ve işte bundan dolayı henüz tertemiz ve şevk ile heyecâna müsait bir ruhun bütün kuvvet ve kudretiyle benimsemiş oldukları Sünnî İslam akidesini kabul ettiler."
BROCKELMANN
Sayfa 8 - Histoire des peuples et des Etats islamiques. 1949 Paris s:150Kitabı okudu
Oğuzhan'ın dehası yalnız cihangirlik sahasına münhasır değildi. Teknik saha ve teşkilatçılıkta da misli yoktu. Mesela ''ıslıklı oklar'ı işte o icat etmiş ve ve fetihlerinde buluşundan çok faydalar görmüştür.
Sayfa 12Kitabı okudu
İstanbul’u fetheden adamın annesisin ama tarih senin kim olduğunu bilmiyor
İstanbul'un fethinin 500. yıldönümü (1453) öncesinde ve sonrasında Fatih'in şahsiyetiyle birlikte annesinin kimliği de tarihçilerin gündeminde ön sırayı alınca, "Türklerin en büyük hükümdarlarından, İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed'in annesinin özbeöz bir Türk-Müslüman hatun olması gerekir" görüşünü
Sayfa 127 - Alfa Yayıncılık, 1. Baskı: Kasım 2015 {Genişletilmiş, geliştirilmiş yeni baskı}
