Ölüler Kitabı, bizim düşündüğümüz gibi bir kitap olmaktan ziyade, 200 dolayında büyünün tek bir papirüs (kâğıt gibi uzun tomarlar oluşturmak için dövülen saz şeritleri) tomarına yazıldığı bir derlemedir. En iyi korunmuş kopyalardan biri olan Ani Papirüsü MÖ 1240'da yazılmıştır ve aslı 23 metre uzunluğundadır. Buradaki büyüler, Ani'nin Akh'ının yolculuğu sırasında her türlü engeli aşmasını sağladığı gibi, "Sazlık Arazilerde mutlu bir hayat sürmek için ihtiyaç duyacağı şeyleri de sağlar. Büyüler, onun ölü bedenine aşağıdakileri yapma gücünü verir:
Konuşma
Ateş ve suya dayanma
Şahin, yılan ve timsah gibi hayvanlara dönüşebilme
"Kalbin tartılması" sınavını geçme
Cennette kekler ve bira ikram edilme
Yaşayanların topraklarına geri dönme ve düşmanlarından intikam alma
Asla çürümeme
Bir Tanrı gibi görünme. Bedenin her parçası belirli bir tanrı gibi olurdu: Ani artık Hathor'un gözlerine, Ra'nın yüzüne, İsis'in yanaklarına, Seth'in Sırtına, Sekhmet'in karnına, Nut'un kasıklarına ve Ptah'ın ayaklarına sahipti!
Bunların başında bir de genel olarak rihleye çıkacak kişinin beldesinde 10 seneden az olmayacak bir süre tahsil yapması söz konusuydu.Sherri, Arapça ve diğer islami ilimlerin her birinde Mahir imamları ortaya çıkaran işte budur.
Allah yardımcın olsun.Seyyah talebeleri uzun sürede olgunlaştıran bu rehinelerin ortaya çıkardığı eğitim ile bugünkü üniversite öğrencilerimizin eğitimini sen kıyasla.Üniversiteler de 4 yıl çoğunluğu da hocanın huzuruna gelip de bizzat duymadan münakaşa etmeden ve kanaate varmadan ferdi ve hatalı okuyorlar.Ne ahlaki bir etkileşim, ne bir hatanın tashih ve düzeltilmesi ne de mesleklerine göre ayrım yapma söz konusu.Elindeki muhtasar notlardan soru çıkması muhtemel bahisleri topluyor. Sonra bu notları özetlemeye ve sonra da bazı öğretmenlere yaptıkları yağcılık ve iltifatla okunanlardan önemsiz buldukları bahisleri çıkarmaya çalışıyorlar.Kendilerine ancak zarar verdiği halde bazı öğretmenlerin yanında onları mutlu eden şeyi buluyorlar.
Bundan sonra içi boş kırbalarla beraber büyük unvanlarla geliyorlar. Bol ve geniş propaganda yapıyorlar. Kuru ve güdük görüşleriyle asil ulemayı bilgisiz buluyorlar. Ilim Ve vehimleriyle uygunluk arz eden şaz görüşleri destekliyorlar. Yerleşik kaideleri ve ilmi miras olan sağlam usulleri münakaşa ediyorlar.Ne ilim ve ulemanın makamına oturuyorlar, ne de geçmiş ulema nezdindeki tahsil idrakinin tadına varıyorlar.Fakat kendilerine göre öncekilerden daha bilgililer.
S:110
Ankara'ya gelen bir İranlı Devlet adamının şerefine ziyafet veriliyor, İzzeddin de saz heyetinde bulunuyordu. Atatürk toplantıya şeref verdi. İranlı konuk, İzzeddin'in Hafız Kemal’le yaptığı taksimi dikkatle izlemiş, onun bu ilgisi de Atatürk’ün dikkatini çekmişti. Bir ara genç Tanburî'yi yanma çağırtarak «Bizimle çalışır mısın çocuk?» diye sordu. İzzeddin kabul etti. Ata, zamanın Maarif Bakanı Reşid Galib'e, onun Riyaset-i Cumhur Saz Heyeti’ne alınması emrini verdi.