Enver Paşa da bütün kurmaylar gibi Fransızcayı bilirdi ve 1909'da tayin edildiği Berlin askeri ataşeliği sırasında Almancayı iyi öğrenmişti. Rusça ve Farsçayı daha önceden bilirdi. Resim yapan, kalemi kuvvetli bir subaydı.
Osmanlı ordusu içinde dönemin Avrupa ordularındaki subaylarla nitelikçe bağdaşacak kumandanların sayısı bir hayli fazlaydı ve bunlar sadece askeri bilgi değil, umumi bilgileri, yaşam tarzı ve görgüleriyle de üst düzeydeydiler.
Balkan ülkeleri arasında anlaşmazlık sonucu başlayan İkinci Balkan Savaşı'ndan istifade ederek, Bulgarların eline geçen Edirne'yi 22 Temmuz 1913'te istirdad etti (kurtardı). O yıl albaylığa (miralaylığa, Aralık 1913), bir aydan kısa bir süre içinde de generalliğe terfi etti. Mirliva (tuğgeneral) olur olmaz artık ağırlığını hissettiren İttihatçı kabinede Harbiye Nazırı oldu. Aynı yıl Şehzade Süleyman Efendi'nin kızı, yani Sultan Abdülmecid'in torunu olan Naciye Sultan ile evlendi ve Saray'ın damadı (damad-ı şehriyari) oldu.
Trablusgarb'ta bir yıl süren mücadelede Mustafa Kemal Bey, Cami Bey, Fethi Bey gibi genç subaylarla birlikte İtalyanlara karşı Sünusi şeyhleriyle anlaştı ve 20 bin kişiyi seferber etmeyi başarıp merkezi maliyeden de hemen yardım yetişemediği için adına para bastırarak bölgeye hâkim oldu. İtalyanlar kıyıdan içeri giremediler. Dahası bir yıl sonra diğer subaylarla birlikte -ki hepsi gönüllü statüsündeydi- Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine İstanbul'a çağrılmasına rağmen, Trablusgarb savunması durmadı. Yerlerinde bıraktıkları Osmanlı zabitleri İtalyanlara karşı savunmayı daha uzun müddet sürdürdüler. Enver Paşa burada yarbaylığa (kaymakamlığa) yükseldi.