''Başkasına parasını, fatura yerine iskambil kağıdını gösterip almaya çalışanlar ne mahçup olur, ne de onlara mahçup olunur.''
Sayfa 27
RECAİ -Biliyorum !Çatlasak da, patlasak da,biz öleceğiz , siz yaşayacaksınız! Öyleyse çekişmeye ne lüzum var?Siz galipsiniz! (haykırır)Galip misiniz? Allah'ın en ince hikmetlerinden biri olan zaman helezonunun aldatıcı bir büklümü,bizi siliyor ve sizi yazıyor diye gerçeğin kendinizde olduğunu mu sanıyorsunuz?(durur, titrer)Şair bey?Gerçek, zaman tanır mı? Birşey gerçek olduğu kadar gençtir.Sizin deniz kumundan apartmanlarınız mı genç, Mısırın som taştan ehramları mı?(durur, bakış)Bir insan, geleceği kucaklamak cehdini yaşadığı kadar gençtir.Şu pembecik yanaklarınız , zıp zıp beyinlerinizle siz mi gençsiniz, yoksa çengi gibi oynayan ellerim ,urlaşmış kafamla ben mı?(durak... nazarları dolaşıyor)Ayol; ızdırap çekmeyi,çile doldurmayı bilendir genç...Sizin gibi üç hece içinde cık çık öten lâstik bebekler değil... Ne dersiniz?
Reklam
RECAİ- Ölülerden doğanlar,yahut ölü doğanların gençlik iddiasına ne dersin Yüksel?
Kıvılcımlı, tılsımlı gözlerinizde herşey var, kalp yok!... Bakın, sokaklara, pazarlara, meydanlara, bütün toplantı yerlerine; insanlar birbirini yiyor, mıncıklıyor, didikliyor, örseliyor!... Nerede kalp? Kalbin el - etek çektiği dünyada, şüpheden, kâbustan başka ne kalır? Gözyaşı artık, kalple alâkasını kesti, sinir işi oldu. Resmi ölülere ağlar gibi, hıçkırın, durun, sahte, sahte...
Sayfa 86
Zamanı anlayın çocuklar; anlamak değil de, düşünün yeter! Bizi muşmulaya çeviren zamansa, sizi de işte böyle, altı aylıkken düşürülmüş kavanoz çocuklarına döndüren, aynı zaman! Bizi zaman kokuttu; sizi de, ithal malı buzdolaplarına rağmen, zamanı kokutanlar üretti.
Sayfa 81
Soğutulmaz ateştik, eritilmez buz olduk!
Sayfa 21
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.