Leon Leyson - Ahşap Sandık Üzerindeki Çocuk
"Hayat, derdin tasanın olmadığı, hiç bitmeyecek bir yolculuk gibiydi benim için. İşte bu yüzden, en korkunç masallar bile beni, sadece birkaç yıl sonra yüzleşeceğim canavarlara, defalarca ölümün kıyısından dönmeme veya hayatımı kurtaran canavar kılığındaki kahramana karşı hazırlayamazdı."
Sayfa 15 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
Tek bir insanın bile kötülüğüne karşı durup dünyada bir fark yaratabileceğini ispatlamış oldu.
Tüm imkansızlıklara rağmen başarmıştık işte. Çelişkilerle dolu, karmaşık bir adam olan Oskar Schindler mucizevi bir şekilde yaklaşık 1200 Yahudi'yi neredeyse kesin bir ölümden kurtarmıştı...
Bir canı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibidir...
Temiz, şık giyimli, vızır vızır oradan oraya koşturan insanlara bakakalmıştım. Öyle normal, öyle mutlu görünüyorlardı ki... Bizim hepi topu bir kaç sokak ötelerinde ne acılar çektiğimizi bilmiyorlar mıydı? Nasıl bilmezlerdi ki?