Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kere biz öğrenmek, yetişmek susuzluğu içindeydik. Öyle bir yerden gelmiştik ki, çalışıp adam olmak gereğini ta iliklerimizde duyuyorduk. Karanlığın acısını çekenlerin çocuklarıydık.
Sayfa 126Kitabı okudu
17 Nisan 1940'ta kabul edilen Köy Enstitüleri Kanunu ile birlikte Tarım Bakanlığı'nın saptadığı 11 değişik yörede köy enstitüleri açıldı. 1937-38'de açılmış olan 3 öğretmen okulu da enstitüye dönüştürüldü. Enstitüye alınacak çocuklar 5 yıllık köy okullarını bitirenler arasından seçiliyorlardı. Enstitüde 5 yıl okuyorlar, fakat bu
Sayfa 238
Reklam
Siz öğretmenler halka daha yakınsınız. Bir yanınızla halksınız..
Sayfa 134Kitabı okudu
Tutum baştan yanlış. Yönetim halkı değil de, küçük bir zümrenin kolayca zengin olmasını amaçlarsa, bozulma dalga dalga yayılır. Her kesimi etkisi altına alır. Çürüme böyle başlamış. Ozanın dediği gibi "Halka dahleylemek nemize, cümle vebal bizdedir."
Sayfa 134Kitabı okudu
"Bence her şey ekonomik güce dayanıyor. Şu ekmekten başlıyor her şey. Senin dershanen, okulun, benim hastanem, muayenehanem bununla yakından ilgili. Ekmek olmadan hiçbir şey yapılamaz. Her şey havada kalır." "Doğru ama ne yapabiliriz? Bu konuda halka nasıl yardım edebiliriz?" " Vallahi dostum, bence aydınlara düşen iş, halka içinde bulunduğu durumu anlatmaktır. Nasıl eziliyor, nasıl sömürüyor nasıl aldatılıp noksul düşürülüyor..." "Ben anlatıyorum bunları. Hiçbir etki yapmıyor. Adam günlük ekmeğinin peşinde. Onun için yakın çıkarları daha önemli. Biri 10 lira verdi mi, reiyi onun. Birisi 100 liralık bir çıkar sağladı mı, onun kulu kölesi.."
Sayfa 132Kitabı okudu
Halkımız mutlu olmadan hiçbirimiz mutlu olamayız dostum. Her şey yarım kalır, eksik kalır.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Aradan bir kaç gün geçmişti. Remzi tarlasına doğru dürüst şu akıtamamıştı. Geliyor gidiyor, uğraşıyordu. Çeltiğin en çok şu istediği, günlerdi. Sararmış kalmıştı yeşil mahsül.
Sayfa 169 - Ararat YayıneviKitabı okudu
Ümmü'yle birer düvene bindiler,sürmeye başladılar. Kadın düşünüyor, nerde kaldı bunlar diye üzülüyordu bir türlü. "Şu herif bir kurtulsaydı" diye söyleniyordu içinden. "Allah'ım her dert gelip bizi buluyor, sırası mıydı şimdi bunun? Üç dört çocuğu başıma bırakır da ölüverirse, ben ne ederim? Nasıl yaparım? Oğlan da gitti gelmez. Ne gezerler el yerlerinde bilmem ki?..."
Sayfa 75 - Literatür 2022Kitabı okudu
Ruhlarımız nişan tahtaları gibi delik deşik edilmişti. Uğramadığımız iftira, çekmediğimiz acı kalmamıştı. Bir tuhaf çalışmaydı bizim çalışmalarımız. Daha çok yararlı olalım diye çırpınıyorduk da milli eğitim müdürümüz "Bırak yahu, sana ne" diyordu. Valimiz, "Bırak" diye önümüze geçiyordu. Deyin ki, omuzlarımızda hep birlikte uzun bir ağaç götürüyorduk. Çoğu eğilmişti yere. Bize de eğilin diyorlardı. Ama yükümüz yere düşecekti, nasıl işti bu?
Sayfa 198Kitabı okudu
İşte Hakkı Tonguç, asıl bu sahipsiz bahçenin bahçıvanıdır. Dağ başlarından, dere kıyılarından, dana ardından topladığı biz köy çocuklarını, bu yoz, kıraç tarla bitkilerini köy enstitülerinde eğitimin adam edici aşısından geçirdi. Binlercemizi birden suladı, budadı. Gözümüzü, kafamızı aydınlığa açtı..
Sayfa 194Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.