Sultan Mehmet babasına diyordu ki: "Eğer padişah siz iseniz, vatanı düşman istila etmiştir. Ordunuzun başına geçmek vazifenizdir. Eğer padişah ben isem, size emir veriyorum ki vatan hizmetinizi ifa ediniz!"
"...Neden talihsiz olacakmışsınız? Bin yıllık hayatında Bizans, böyle günleri az mı gördü? Hangi serdar, Bizans surlarını aşabildi? Dünyada emsali bulunmayan bu dev surların karşısında büyük Türk'ün de âciz kalacağına şüpheniz olmasın."
"...Varna, Kosova harplerinin galibi Sultan Murad yoktur artık karşımızda. Sultan Murad ölmüştür. Dostlarım! Onun ölümüyle Osmanlı yıldızı da sönmüştür!"
"Orhan'ı onlara bırakıyorum dediğim vakit sefirin sevincine dikkat ettiniz mi? Bizans asla fesatsız yaşayamaz. Fakat... Artık bu mütefessih fesat ocağı ebediyen sönmelidir!..
Bizans Türk'ün olacaktır!"
14 Mayıs'tan sonra ve Bolu D.P. Milletvekili Zuhuri Danışman'ın mektepler için yazdığı Tarih Kitabı'nda, İstiklal Harbinin İnönü Muharebeleri safhası hiç zikredilmedi. Bu yakışıksız hareket tenkit edilince, olay Milli Eğitim Bakanlığınca "Tarih Kitabı basılırken İnönü Muharebelerine ait fasikül matbaada unutulmuş ve kitaba bu suretle girmemiştir", şeklinde gülünç, garip bir açıklama ile geçiştirmemek istendi. İnönü Ansiklopedisi adı altında yayınlanmakta olan ansiklopedinin de ismi değiştirildi ve ansiklopedilerde İsmet İnönü adına da yer verilmedi. Sanki bu gök kubbe altında, bu isimde bir ünlü kişi yaşamamıştı. Taassubun ve gerici eğilimlerin hoş görülmesi yolunda, bir bakışta küçük gibi görünen tavizlere gidildi. Camilerde Halk Partisi aleyhine yürütülen vaızlara müdahale edilmedi. Böylece camiye, günlük siyasetin girmesi yolu açıldı.
Fatih birden söze başladı:
Bin yıllık Bizansı elli günde zaptettim.Ne gariptir ki Belgrad kalesi önünde hala beni bekletiyorsunuz.Ben iklimler fethetmek istiyorum.Si beni bir kale önünde bağlıyorsunuz.
"14 mayıstan sonra Bolu D.P Milletvekili Zuhuri Danışman'ın mektepler için yazdığı Tarih Kitabında, İstiklal Harbinin İnönü Muharebeleri safhası hiç zikredilmedi. Bu yakışıksız hareket "İnönü Muharebelerine ait fasikül matbaada unutulmuş." şeklinde gülünç garip bir açıklama ile geçiştirildi. Camilerde halk partisi adına yapılan vaazlara müdahale edilmedi. Böylece camiye, günlük siyasetin girmesi yolu açıldı..."
********
Ankara Tacettin Camii İmamı Tevfik Efendinin 30 Mayıs 1950'de camideki vaazından : "Halk Partisi Hükümeti kanımızı emiyordu. Milyonları çalıp dinsizliği yaydılar. Allah bizi onlardan kurtardığı için hep beraber, Allaha ve Demokrat Parti hükümetine dua edelim."